Dinde zorlama, şiddet var
mı yok mu, kendiniz karar verin
Çoğu insan farkında olmasa
da cehennemle korkutma da dinde zorlamadır! Dinde en etkili zorlama, cehennemle
korkutmadır! İslamiyet’in kutsal kitabı Kuran'da İslamiyet'in hoşgörü dini
olduğunu iddia edenlerin dayandıkları ayetler de vardır, ancak bunlardan çok
daha fazla baştan sona inanmayanları cehennemle korkutma, tehdit etme ile
ilgili ayetlerle doludur! Bunun dışında kafirleri öldür, kes emirleri de
vardır, cennet ve ganimetle
ödüllendirme de vardır, onları aşağılama, onlara hakaret de vardır! IŞİD
vahşeti de bu ayetlerden kaynaklanır! Tüm bunlar insanları dine zorlar! İnananlar bu nedenle inandıkları, dinlerinin gereklerini yerine getirdikleri oranda huzurlu ve mutlu olsalar da dinsel inançlarından ve gereklerini yerine getirip getirmediklerinden şüphe ettikleri, dinlerinin gereklerini yerine getirmedikleri oranda ve işledikleri suçlar oranında, yani mutluluklarından çok daha fazla, bir ömür boyu huzursuzluk, korku ve kaygı içindedirler, bu mutsuzluktan da öte insanın aklını, mantığını durduran, psikolojisini felç eden, canlı bombalığa, şiddete sürükleyebilen, saldırgan, çocuklarını bile öldürtebilen vs korkunç bir ruh halidir!
İnanmayanların ise böyle bir korkuları, sorunları yoktur.
Bu ayetlerin o günkü koşullara göre indiği, koşulların öyle gerektirdiği vs iddia edilebilir ki zaten öyledir. Şu halde Kuran’ın bir kısmı değil tümü buna göre yorumlanmalı, cehennemle korkutarak zorlama, keserek, öldürerek cezalandırma, örtünme, bilime, insan hak ve özgürlüklerine aykırılıkların da o günün koşullarına göre olduğu, günümüz koşullarına uymadığı kabul edilmeli, dinsel inançlar kesin gerçeklermiş, evrenselmiş gibi öğretilip dayatılmamalı ve sürdürülmemelidir. Nilüfer Tekin
Örnek olarak alıntılanmış aşağıdaki ayetler surelerin iniş
sırasına göredir
(Müzzemil-iniş
sırası 3)
Müzzemmil
(13) Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır.
(13) Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır.
(Müdessir-iniş
sırası 4)
Müddessir
(31) Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkar edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü'minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, "Allah örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi" desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır.
(31) Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkar edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü'minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, "Allah örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi" desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır.
(Fecr-iniş sırası 10)
Fecr
(23) Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?
(23) Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?
(Tekasür-iniş
sırası 16)
Tekasür
(6) Andolsun, o cehennemi muhakkak göreceksiniz.
(6) Andolsun, o cehennemi muhakkak göreceksiniz.
Kafirun-İniş sırası 18)
Kafirun 1. De ki: Ey kâfirler!
Kafirun 2. Ben sizin
taptıklarınıza tapmam.
Kafirun 3. Benim taptığıma da siz
tapmazsınız.
Kafirun 4. Ben de sizin
taptığınıza aslâ tapacak değilim.
Kafirun 5. Benim taptığıma da
sizler tapmıyorsunuz.
Kafirun 6. Sizin
dininiz size, benim dinim banadır.
(Büruc-iniş sırası 27)
Büruc
(10) Şüphesiz mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.
(10) Şüphesiz mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.
(Mürselat-iniş
sırası 33)
Mürselat
(32) Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.
(32) Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.
(Kaf-İniş sırası 34)
Kaf 30: O gün cehenneme diyeceğiz:
“Doldun mu?” O da:
“Daha fazlası var mı?” diyecek.
“Daha fazlası var mı?” diyecek.
(Sad-iniş sırası 38)
Sad 27. Biz göğü, yeri ve ikisinin arasında
bulunanları boş yere yaratmadık. Bu, kâfirlerin zannıdır. Ateşten dolayı vay o
kâfirlere!
55. Bu
böyle! Şüphesiz ki azgınlar için çok kötü bir dönüş yeri vardır.56. O da cehennemdir. Oraya girerler. O ne kötü bir yataktır!
57. İşte kaynar su ve irin! Tadsınlar onu!
58. Bunlara benzer daha çeşit çeşit acılar da vardır.
(Araf -İniş sırası 39 Mekke)
Araf, 2. Resulüm! Bu, sana indirilen bir
Kitap’tır. Bu hususta göğsünde bir sıkıntı olmasın. Onunla (insanları) uyarman
ve inananlara öğüt vermen için (indirildi).
Araf
(36) Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
(36) Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
Araf 88: Kavminin ileri gelenlerinden olup iman etmeyi
kibirlerine yediremeyenler, ey Şuayb dediler, mutlaka seni de, sana inananları
da hep berâber ya şehrimizden çıkaracağız, yahut da bizim dinimize dönersiniz.
O da dedi ki: Biz istemesek de zorla mı yapacaksınız bunu?
Araf(100) Önceki
sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara şu gerçek apaçık belli olmadı mı
ki, biz dileseydik onları da (öncekiler gibi) günahları yüzünden
cezalandırırdık. Biz onların kalplerini
mühürleriz de onlar hakkı işitmezler.
Araf(101) İşte memleketler! Onların haberlerinden bir kısmını sana
anlatıyoruz. Andolsun, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti. Fakat
onlar daha önce yalanladıklarına inanacak değillerdi. Allah kafirlerin kalplerini işte böyle mühürler.
Araf 123:Firavun dedi
ki: "Ben
size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde,
halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza
gelecekleri) göreceksiniz!
Araf 124: Andolsun ki, bana aykırı hareketinizden
dolayı, ellerinizi ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra hepinizi hurma
dallarına asacağım.”
Araf 179: Andolsun, cehennem için cinlerden ve
insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla
kavrayıp-anlamazlar (o zamanlar o toplumda beyin bilinmediği için beynin
işlevini kalbin yaptığı sanılıyor, Kuranda akıl vardır, düşünmek vardır, ama beyin
yoktur! ), gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler.
Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil
olanlardır.
(Yasin-iniş
sırası 41)
Yasin
(63) "İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir."
(63) "İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir."
Yasin(65) O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize
konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.
(Fatır-iniş sırası
43)
Fatır
(37) Onlar cehennemde, "Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim" diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir:) "Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur."
Fatır
(36) İnkar edenler için ise cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler. Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle cezalandırırız.
(37) Onlar cehennemde, "Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim" diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir:) "Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur."
Fatır
(36) İnkar edenler için ise cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler. Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle cezalandırırız.
(Şuara-iniş sırası 47)
Şura(24) Yoksa "Yalan
uydurup Allah'a iftira etti" mi diyorlar. Eğer Allah dilerse senin kalbini
mühürler. Allah bâtılı yok eder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir. Şüphesiz
O, göğüslerin özünü (kalplerde olanları) hakkıyla bilendir.
Şuara
(93) cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, "Allahı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilecek.
(İsra-İniş sırası 50 Mekke)
4. İsrailoğullarına(Yahudilere) Kitap’ta:
“Siz yeryüzünde iki defa fesat çıkarıp bozgunculuk yapacak ve kibirlendikçe
kibirleneceksiniz.” diye bildirdik.
5. Birinci bozgunculuğunuzun ceza vakti gelince üzerinize pek
güçlü olan kullarımızı salacağız. Onlar memleketin her köşesini kontrollerine
alacaklar, evlerin aralarına girip sizi araştıracaklar. Bu, yerine gelecek bir
vaaddir.
6. Bunun ardından sizi o istilâcılara
tekrar galip getireceğiz. Mallar ve oğullarla size yardım edecek, sayınızı
artıracağız.
İsra(8) Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer yine eski duruma dönerseniz,
biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kafirlere bir zindan yapmışızdır.
(Yunus-İniş sırası 51 Mekke)
Yunus(74) Sonra, onun ardından birçok peygamberi kendi
toplumlarına gönderdik. Onlara apaçık mucizeler getirdiler. Fakat onlar önceden
yalanlamakta oldukları şeye inanacak değillerdi. İşte biz haddi aşanların kalplerini böylece mühürleriz.
Yunus 99: (Resûlüm!) Eğer Rabbin
dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?
Yunus, 108: “Ey Muhammed, seni
yalanlarlarsa, ‘Benim yaptığım bana, sizin yaptığımı sizedir; siz benim
yaptığımdan sorumlu değilsiniz, ben de sizin yaptığınızdan sorumlu değilim’
de... De ki, ‘Ey insanlar, Rabbinizden size gerçek gelmiştir. Doğru yola giren
ancak kendisi için girmiş ve sapıtan da zararına olarak sapılmıştır; ben sizin
bekçiniz değilim’...”
(Hud-İniş sırası 52 Mekke)
Hud,119: Rabbinin rahmet ettikleri
dışında. Onları bunun için yarattı. Böylece Rabbinin (şu) sözü tamamlanıp
gerçekleşmiştir: “Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan,
(kafirlerin) tümüyle dolduracağım.”
(Enam -İniş sırası 55)
Enam 19. De ki: “Şâhitlik
bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah’tır. O, benimle sizin
aranızda şâhittir. Bu Kur’an bana, sizi ve (sizden sonra) erişip ulaşan herkesi
uyarmam için vahyolundu. Allah ile beraber başka ilâhlar olduğuna siz mi
şâhitlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şâhitlik etmem!” De ki: “O ancak bir tek
ilâhtır. Ben sizin şirk koştuklarınızdan uzağım.”
Enam(46) De ki: "Ne
dersiniz, eğer Allah sizin kulağınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi de
mühürlerse, Allah'tan başka onu size (geri) getirecek ilah kimmiş?"
Bak, biz âyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz, sonra onlar nasıl yüz
çeviriyorlar?
Cennet
(Saffat-iniş
sırası 56)
Saffat
40. Ancak
Allah'ın hâlis kulları (bu azaptan) istisnâ edilecek.41. Onlar için bilinen bir rızık vardır.
42. Türlü meyveler kendilerine ikram edilmektedir.
43. Naim cennetlerinde.
44. Tahtlar üzerinde karşılıklı oturmaktadırlar.
45. Kendilerine kaynaktan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.
46. O berraktır ve içenlere lezzet verir.
47. O içkide ne sersemletme vardır, ne de onunla sarhoş olurlar.
48. Yanlarında da, yalnız kendilerine göz dikmiş, iri gözlü huriler vardır.
49. Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.
61. Çalışanlar böyle ebedi bir saâdet için çalışsınlar.
62. Böyle bir nimete konmak mı daha hayırlıdır, yoksa zakkum ağacı mı?
63. Biz o ağacı zâlimler için bir fitne kıldık.
64. Şüphesiz ki o, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.
65. Meyveleri şeytanların başları gibidir.
66. Cehennemlikler ondan yerler ve karınlarını onunla doyururlar.
67. Sonra bunun üzerine onlar için kaynar su karıştırılmış bir içki vardır.
68. Sonra dönecekleri yer yine cehennemdir.
Saffat
(163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan saptırabilirsiniz.
(163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan saptırabilirsiniz.
(Lokman-iniş
sırası 57)
Lokman
(21) Kendilerine, "Allah'ın indirdiğine uyun" denildiği zaman, "Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Şeytan kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı?
(21) Kendilerine, "Allah'ın indirdiğine uyun" denildiği zaman, "Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Şeytan kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı?
(Zümer-iniş
sırası 59)
Zümer
(71) İnkar edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. cehenneme vardıklarında oranın kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: "Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu gününüze kavuşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" Onlar da, "Evet geldi" derler. Fakat inkarcılar hakkında azap sözü gerçekleşmiştir.
(71) İnkar edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. cehenneme vardıklarında oranın kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: "Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu gününüze kavuşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" Onlar da, "Evet geldi" derler. Fakat inkarcılar hakkında azap sözü gerçekleşmiştir.
Zümer
(72) Onlara şöyle denir: "İçinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların kalacağı yer ne kötüdür!"
(72) Onlara şöyle denir: "İçinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların kalacağı yer ne kötüdür!"
(Mümin-iniş sırası 60 Mekke)
Mümin 26: “Firavun demişti ki: Bırakın beni de Musa'yı öldüreyim. O ise Rabbına yalvaradursun. Onun, sizin
dininizi değiştirmesinden veya yeryüzünde fesad çıkarmasından korkuyorum.”
Mümin 28: "Firavun
ailesinden, imanını gizleyen bir adam dedi ki: 'Rabbim
Allah'tır, dedi diye bir adamı öldürecek misiniz? Size Rabbinizden
belgeler getirmiş. Eğer yalancıysa, yalanı kendi aleyhinedir. Eğer doğruysa,
sizi tehdit ettiği şeylerden bir kısmı başınıza gelebilir. Allah, saçmalayan
yalancılara asla yol göstermez.”
Mümin 29:Ey kavmim! Bugün hükümranlık sizindir ve yeryüzünün en güçlüsü sizlersiniz, fakat Allah'ın cezası başımıza gelirse, bizi ondan kim kurtaracak?” Firavun dedi ki: “Ben size, ancak doğru gördüğümü gösteriyorum ve ben sizi ancak, doğru yola götürüyor ve o yola çağırıyorum.”
Mümin 30: Bunun üzerine o inanan adam: “Ey kavmim!” diye
haykırdı. “Ben peygamberleri yalanlayan toplulukların uğradıkları bir günün
azabına uğrayacaksınız diye korkuyorum,
Mümin(35) Onlar kendilerine gelmiş hiçbir delil olmaksızın,
Allah'ın âyetleri hakkında tartışan kimselerdir. Bu ise Allah katında ve iman
edenler katında büyük öfke ve gazap gerektiren bir iştir. Allah, her kibirli zorbanın kalbini işte böyle mühürler.
Mümin 49:Ateşte
olanlar cehennem bekçilerine, "Rabbinize yalvarın da (hiç değilse) bir gün
bizden azabı hafifletsin" derler.
Mümin (60) Rabbiniz şöyle dedi: "Bana dua edin, duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir."
Mümin(76) Onlara, "Ebedî kalmak üzere cehennem kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!" (denir).
Mümin (60) Rabbiniz şöyle dedi: "Bana dua edin, duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir."
Mümin(76) Onlara, "Ebedî kalmak üzere cehennem kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!" (denir).
(Fussilet-iniş
ırası 61)
Fussilet
(19) Allah'ın düşmanlarının, toplanıp yığın yığın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla!
Fussilet
(20) Nihâyet cehenneme vardıklarında, kulakları, gözleri ve derileri, yapmış oldukları işler hakkında, kendileri aleyhine şahitlik ederler.
Fussilet
(24) Şimdi eğer dayanabilirlerse artık cehennem onların yeridir! Eğer Allah'ın rızasını kazandıracak amelleri işlemeye izin isteseler onlara izin verilmez.
(19) Allah'ın düşmanlarının, toplanıp yığın yığın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla!
Fussilet
(20) Nihâyet cehenneme vardıklarında, kulakları, gözleri ve derileri, yapmış oldukları işler hakkında, kendileri aleyhine şahitlik ederler.
Fussilet
(24) Şimdi eğer dayanabilirlerse artık cehennem onların yeridir! Eğer Allah'ın rızasını kazandıracak amelleri işlemeye izin isteseler onlara izin verilmez.
(Şûra-İniş sırası 62 Mekke)
Şura(7) Böylece biz sana Arapça bir Kur'an vahyettik
ki, şehirlerin anası olan Mekke'de ve çevresinde bulunanları uyarasın. Hakkında
asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları uyarasın. Bir grup cennette, bir
grup ise cehennemdedir.
Şûra 48: “Ey Muhammed, eğer yüz
çevirirlerse bilsinler ki, biz seni onlara bekçi göndermedik, sana düşen sadece
tebliğdir”
(Casiye-iniş sırası 65 Mekke)
Casiye 23: Hevâ ve hevesini tanrı edinen ve Allah'ın (kendi katındaki) bir bilgiye
göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde
çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola
eriştirebilir? Hâla ibret almayacak mısınız?
(Gaşiye iniş sırası 68 Mekke)
Gaşiye 21-26: O halde (Resûlüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt
vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin. Ancak yüz çevirip inkâr edene
gelince, işte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır. Şüphesiz onların
dönüşü sadece bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.
(Kehf-İniş sırası 69 Mekke)
Kehf
(29) De ki: "Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin." Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.
(29) De ki: "Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin." Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.
Kehf
(101) O gün cehennemi; gözleri Zikr'ime (Kur'an'a) karşı perdeli olan ve onu dinleme zahmetine dahi katlanamayan kafirlerin karşısına (bütün dehşetiyle) dikeriz!
(101) O gün cehennemi; gözleri Zikr'ime (Kur'an'a) karşı perdeli olan ve onu dinleme zahmetine dahi katlanamayan kafirlerin karşısına (bütün dehşetiyle) dikeriz!
Kehf 102: İnkâr edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler
edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak
olarak hazırlamışız.
edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak
olarak hazırlamışız.
Kehf
(106) İşte böyle. İnkar etmeleri, âyetlerimi ve Peygamberlerimi alay konusu yapmaları yüzünden onların cezası cehennemdir.
(106) İşte böyle. İnkar etmeleri, âyetlerimi ve Peygamberlerimi alay konusu yapmaları yüzünden onların cezası cehennemdir.
(Nahl-iniş
sırası 70)
Nahl
(29) "Haydi, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!"
(29) "Haydi, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!"
Nahl
93.Eğer Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet kılardı; ancak dilediğini saptırır,
dilediğini hidayete erdirir. Yaptıklarınızdan muhakkak sorumlu tutulacaksınız.
Nahl(108) İşte onlar,
Allah'ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte
onlar gafillerin ta kendileridir.
İbrahim-İniş
sırası 72)
İbrahim 13: Kâfir olanlar, peygamberlerine dediler ki: Ya
sizi yurdumuzdan çıkarırız, ya da bizim dinimize dönersiniz. Rableri, onlara: “Mutlaka
zalimleri helak edeceğiz” diye vahyetti
İbrahim 14: 'Ya bizim dinimize dönersiniz ya da sizi
memleketimizden çıkarırız' dediler. Rableri peygamberlere: 'Biz, haksızlık
edenleri yok edeceğiz, onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu,
makamımdan korkan ve tehdidimden korkan içindir.' Diye vahyetti.
İbrahim
(16) Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir.
(16) Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine irinli su içirilecektir.
(Enbiya-iniş sırası
73)
Enbiya
(29) İçlerinden her kim, "Allah'tan başka ben de şüphesiz bir ilahım" derse böylesini cehennemle cezalandırırız. İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız.
Enbiya
(98) Hiç şüphesiz siz ve Allah'tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.
(29) İçlerinden her kim, "Allah'tan başka ben de şüphesiz bir ilahım" derse böylesini cehennemle cezalandırırız. İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız.
Enbiya
(98) Hiç şüphesiz siz ve Allah'tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.
(Secde-iniş sırası
75)
Secde 13. Biz
dileseydik, elbette herkese hidayetini (inancını) verirdik. Fakat, “Cehennemi
hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım” diye benden kesin söz
çıkmıştır.
(Mülk-iniş sırası
77)
Mülk
(6) Rablerini inkar edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü varılacak yerdir orası!
Mülk
(8) Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?" diye sorarlar.
(6) Rablerini inkar edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü varılacak yerdir orası!
Mülk
(8) Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?" diye sorarlar.
(Naziat-iniş sırası
81)
Naziat
(36) cehennem, görenler için apaçık bir şekilde gösterilir.
Naziat
(39) Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır.
(36) cehennem, görenler için apaçık bir şekilde gösterilir.
Naziat
(39) Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır.
(Rum-iniş sırası 84)
Rum(59) Allah,
bilmeyenlerin kalplerini işte böyle mühürler.
(Ankebut-iniş
sırası 85)
Ankebut 46:İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere,
Kitap Ehliyle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin.
Ve deyin ki: "Bize ve size indirilene iman ettik; bizim ilahımız da, sizin ilahınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuz."
Ve deyin ki: "Bize ve size indirilene iman ettik; bizim ilahımız da, sizin ilahınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuz."
(Hadid-iniş sırası
94)
Hadid
(19) Allah'a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (sözü özü doğru kimseler) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir.
(19) Allah'a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (sözü özü doğru kimseler) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir.
(Rahman-iniş sırası
97)
Rahman
(44) Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler.
Rahman
(44) Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler.
(Enbiya -İniş sırası 73 Mekke)
Enbiya 98: Gerçekten siz de, Allah’ın
dışında taptıklarınız
da cehennemin odunusunuz, siz ona varacaksınız.
da cehennemin odunusunuz, siz ona varacaksınız.
(Secde -İniş sırası 75 Mekke)
Secde 13: Eğer biz dilemiş olsaydık, her
bir nefse kendi
hidayetini verirdik. Fakat benden çıkan şu söz gerçekleşecektir: “Andolsun,
cehennemi cinlerden ve insanlardan (İnkâr edenlerle) tamamıyla dolduracağım.”
hidayetini verirdik. Fakat benden çıkan şu söz gerçekleşecektir: “Andolsun,
cehennemi cinlerden ve insanlardan (İnkâr edenlerle) tamamıyla dolduracağım.”
(Mülk-İniş sırası 77 Mekke)
Mülk 7: İçine atıldıkları zaman,
kaynayıp-feveran ederken onun korkunç homurtusunu işitirler.
(Tur-iniş
sırası 76)
Tur
(14) cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, "İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir" denilir.
(14) cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, "İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir" denilir.
Tur
(18) Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.
(18) Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.
(Nebe-İniş sırası 80 Mekke)
Nebe 23: Bütün zamanlar
boyunca içinde
kalacaklardır.
kalacaklardır.
(Rum-iniş sırası 84)
Rum(59) Allah,
bilmeyenlerin kalplerini işte böyle mühürler.
(Ankebut-iniş
sırası 85)
Ankebut (25)
İbrahim onlara dedi ki: "Sırf aranızda dünya hayatına mahsus bir sevgi (ve
çıkar) uğruna Allah'ı bırakıp bir takım putlar
edindiniz. Sonra kıyamet gününde
kiminiz kiminizi inkar edip tanımayacak; kiminiz kiminize lanet edecektir.
Barınağınız cehennem olacaktır. Yardımcılarınız da olmayacaktır."
(Bakara -İniş sırası 87 Medine)
Bakara 6,7: Küfre sapanlara gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlarca
aynıdır. İman etmezler. Allah kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş; gözlerine
de perde inmiştir. Bunların hakkı pek büyük bir azaptır.
Bakara 24: Ama yapamazsanız -ki kesin
olarak
yapamayacaksınız- bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile
taşlar olan ateşten sakının.
yapamayacaksınız- bu durumda kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile
taşlar olan ateşten sakının.
Bakara 109: Allah bize de kitap verdi, diyenlerin pek
çoğu, kıskançlıklarından dolayı sizi, imandan sonra Allah'tan gelen gerçekleri
örtbas ederek kafirliğe çevirmek isterler. Hatta gerçekler, kendilerine
besbelli olduktan sonra bile. Ey iman edenler! Buna karşılık siz Allah'ın bu
konudaki emri gelinceye kadar onları hoş görün, bırakın. Şüphesiz Allah'ın
herşeye gücü yeter.
Bakara
(119) Şüphesiz biz seni hak ile; müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemlik olanlardan sorumlu tutulacak değilsin.
(119) Şüphesiz biz seni hak ile; müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemlik olanlardan sorumlu tutulacak değilsin.
Bakara 171 kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp
çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler
ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler.
Bakara 191: “Onları yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi
çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne/baskı
ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram’da, onlar sizinle
çarpışmaya girinceye kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. Eğer sizinle
çarpışmaya girerlerse siz de onları öldürün. İşte böyle verilir küfre
sapanların cezası!”
Bakara 193: Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de
yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse
zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.
yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse
zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.
Bakara 217: Sana,
savaş haram olan ayda savaşı soruyorlar. De ki: O ayda savaş büyük bir
günahtır. Fakat insanları Allah yolundan çıkarmak, onu inkâr etmek, halkı
Mescid-i Harâm'dan menetmek ve mescit ehlini, oradan çıkarmak, Allah katında
daha büyük bir günahtır. Fitneyse adam öldürmeden de beterdir. Gücü yeterse
sizi dininizden döndürmedikçe sizinle savaştan geri kalmaz onlar. Sizden birisi
dininden döndü de kâfir olarak öldü mü işlediği hayırlı işler, dünyada da heder
olup gitmiş demektir, âhirette de. Onlardır ateş ehli, orada da ebedîyen
kalırlar.
Bakara: 244: Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, her
şeyi
işitir ve bilir
Bakara 256: Dinde zorlama
yoktur. Çünkü
doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip,
Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz.
Allah, her şeyi işitir ve bilir.
(ENFAL -iniş sırası 88 medine)
ENFAL 12: Hani Rabbin meleklere: «Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman
edenlere destek olun; Ben kâfirlerin yüreğine korku salacağım; vurun
boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına! diye vahyediyordu.
Enfal 13. Çünkü onlar Allah’a ve Peygamber’ine karşı koydular. Kim ki
Allah’a ve Peygamber’ine karşı koyarsa, bilsin ki Allah’ın azabı şiddetlidir.
Enfal 14. İşte size Allah’ın azabı! Şimdi tadın onu! Kâfirlere bir de
ateş azabı vardır.
Enfal 17. Onları siz
öldürmediniz, Allah öldürdü. Resulüm! Attığın zaman sen atmadın, Allah attı. Allah
bunu, müminleri güzel bir imtihana tâbi tutmak için yapmıştı. Şüphesiz ki Allah
işitendir, bilendir.
Enfal 18. İşte bu güzel imtihan
böyledir. Allah kâfirlerin düzenini bozup yok eder.
Enfal 20. Ey iman edenler! Allah’a ve Resul’üne
itaat edin, işitip durduğunuz halde ondan dönmeyin.
Enfal 30. Hani inkar edenler seni bağlayıp
hapsetmek, öldürmek veya (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar
tuzak kurarken Allah da tuzak kuruyordu. Allah
tuzak kuranların en hayırlısıdır.
Enfal 34. Onlar Mescid-i
haram’ın hizmetine ehil olmadıkları halde müminleri oradan geri çevirirlerken
Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Onun gerçek dostları (mütevellisi) ancak
takvâ sahipleridir. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.
Enfal 35. Onların Beytullah’ın yanındaki duâları da ıslık çalmak ve
el çırpmaktan ibarettir. Küfre girmiş olmanıza karşılık tadın azabı!
Enfal 37. Bu, Allah’ın murdarı temizden (kâfiri müminden) ayırıp,
bütün murdarları üstüste koyarak, topunu bir araya yığması ve cehenneme atması
içindir. İşte onlar mahvolanlardır.
Enfal 38. Kâfirlere söyle: Eğer vazgeçerlerse, geçmiş (günahları) kendilerine
bağışlanacaktır. Tekrar dönerlerse, eskilerin başına gelenler onların da başına
gelecektir.
Enfal 39. Fitneden
eser kalmayıp ve din de tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer
vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını görendir.
Enfal 40. Yok vazgeçmez de yüz çevirirlerse, artık
bilin ki Allah sizin sahibinizdir. O ne güzel Mevlâ, ne güzel yardımcıdır!
Enfal 41. Eğer Allah’a ve hak
ile bâtılın ayrıldığı, iki ordunun birbiri ile karşılaştığı günde, kulumuza
indirdiğimize inanmış iseniz, biliniz ki; ganimet
olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah’ın, Resul’ünün ve
yakınlarının, yetimlerin, yoksulların, yolcularındır. Allah her şeye hakkıyla
kâdirdir.
Enfal 42. O zaman siz vâdinin
yakın bir kenarında idiniz, onlar da uzak kenarında idiler. Kervan ise sizin
daha aşağınızda (deniz sahilinde) idi. Eğer onlarla sözleşmiş olsaydınız,
sözleştiğiniz vakit hususunda anlaşamazdınız. Fakat Allah olması gereken
(zafer)in olması için böyle takdir etti. Tâ ki, helâk olan, apaçık bir delil
gördükten sonra helâk olsun. Yaşayan da apaçık bir delilden sonra yaşasın.
Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir.
Enfal 57: Bundan dolayı onları savaş
sırasında yakalarsan, kendilerinden
sonrakilere de gözdağı olacak şekilde ağır bir cezaya çarptır, belki ibret
alırlar.
Enfal 61. Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de
yanaş ve Allah’a tevekkül et. Çünkü O işitendir, bilendir.
Enfal 65. Ey Peygamber! Müminleri savaş için coştur (teşvik et)…
Enfal 69. Elde ettiğiniz ganimetleri helâl ve temiz olarak yiyin…
Enfal 72. Doğrusu inanıp hicret edenler, Allah
yolunda mallarıyla canlarıyla cihat edenler ve muhacirleri barındırıp onlara
yardım edenler, işte bunlar birbirinin dostudurlar. İnanıp hicret etmeyenlerle,
hicret edene kadar sizin dostluğunuz yoktur. Fakat din uğrunda yardım
isterlerse, aranızda anlaşma olmayan topluluktan başkasına karşı onlara yardım
etmeniz gerekir. Allah işlediklerinizi görür.
Enfal 73. Kâfir
olanlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Eğer siz bunu yapmazsanız yeryüzünde
fitne ve büyük bir fesad (kargaşalık) olur.
Enfal 74: İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler ve
bunları barındırıp yardım edenler, işte gerçek mümin bunlardır.)
(Al-i İmran- İniş sırası 89
Medine)
Al-i İmran
(12) İnkar edenlere de ki: "Siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena yataktır!"
(12) İnkar edenlere de ki: "Siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena yataktır!"
Ali Imran 85: Kim Islamiyet'ten
baska bir dine yonelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de
kaybedenlerdendir.
Al-i İmran 88: (cehennemin)İçinde temelli kalıcıdırlar. Onların
azabı hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.
azabı hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.
Al-i İmran
(116) İnkar edenlerin ne malları ne evlatları, onlara Allah'a karşı bir yarar sağlar. İşte onlar cehennemliktirler. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
(116) İnkar edenlerin ne malları ne evlatları, onlara Allah'a karşı bir yarar sağlar. İşte onlar cehennemliktirler. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
Al-i İmran 151: Kendisi hakkında hiç
bir delil indirmediği şeyi
Allah’a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız.
Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür.
Allah’a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız.
Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür.
Al-i İmran 157: Eğer Allah yolunda
öldürülür ya da ölürseniz,
şunu bilin ki, Allah'ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün
şeylerden daha hayırlıdır
şunu bilin ki, Allah'ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün
şeylerden daha hayırlıdır
Al-i İmra 200: Ey iman edenler! Din
düşmanlarının eziyetlerine sabredin. Onlarla olan cihadda üstün gelmek için,
sabır yarışı yapın. Sınır boylarında kâfirlere karşı cihad için nöbet bekleyin
ve Allah’tan korkun ki, kurtuluşa eresiniz.
(Mümtehine-iniş sırası 91 Medine)
Mümtehine
1:“Ey iman sahipleri! Düşmanımı ve düşmanınızı
dostlar yerine tutmayın! Onlar, size haktan geleni inkar ettikleri, Rabbiniz
Allah’a inandığınız için Peygamber’i ve sizi yurdunuzdan çıkardıkları halde,
siz onlara sevgi sunuyorsunuz. Benim yolumda gayret sarfetmek, benim
hoşnutluğumu kazanmak için seferber olduğunuz halde, içinizde onlara sevgi
gizliyorsunuz. Sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da en iyi ben bilirim.
Sizden kim bunu yaparsa denge yolundan sapmış olur.”
Mümtehine 2: "Şayet onlar,
sizi ele geçirirlerse; size düşman kesilirler. Kötülükle ellerini ve dillerini
uzatırlar. Ve sizin kafir olmanızı isterler."
Mümtehine 4. İbrahim'de ve onunla
beraber olanlarda sizin için gerçekten güzel bir misal vardır. Onlar
kavimlerine şöyle demişlerdi: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka
taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz de bir tek Allah'a inanıncaya
kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir." Yalnız İbrahim'in babasına:
"Andolsun ki senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek
herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez." sözü hariç. "Ey Rabbimiz!
Sana güvendik, sana yöneldik, dönüş sanadır."
Mümtehine 7. Umulur ki Allah sizinle
düşmanlarınız arasına bir sevgi koyar. Allah kâdirdir. Allah çok bağışlayandır,
çok merhamet edendir.
(iniş sırası 91 Medine) Mümtehine
8. Allah din
uğrunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik
yapmanızı ve adil davranmanızı yasak kılmaz. Şüphesiz ki Allah adaletli
olanları sever.
Mümtehine 9. Allah sizi, ancak din
uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanıza yardım
edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte onlar
zâlimlerin tâ kendileridir.
(Nisa -İniş sırası 92
Medine)
Nisa
(14) Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve onun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.
(14) Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve onun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.
Nisa 55. Onlardan bir kısmı ona iman etti, kimi de ondan yüz çevirdi.
Çılgın bir ateş olarak cehennem yeter!
Nisa 56. Âyetlerimizi inkâr edip kâfir olanları yakında bir ateşe
sokacağız. Derileri piştikçe, azabı artsın diye kendilerine yeni deriler
vereceğiz. Şüphesiz ki Allah Azîz’dir, hikmet sahibidir.
Nisa 57. İman edip sâlih amel işleyenleri, altlarından ırmaklar akan
cennetlere koyacağız. Orada ebedî kalacaklardır. Onlar için orada tertemiz
eşler vardır. Biz onları koyu bir gölgeye koyacağız.
Nisa 60. Resulüm! Sana indirilen Kur’an’a ve senden önce indirilen
kitaplara inandıklarını ileri sürerek boş iddiâlarda bulunanları görmüyor
musun? Oysa onlar Tağut’un önünde muhakeme edilmelerini isterler. Oysa onu
tanımamakla emrolunmuşlardı. Şeytan da onları büsbütün saptırmak istiyor.
Nisa
61. Onlara: “Allah’ın indirdiği Kur’an’a ve
Peygamber’e gelin!” denildiği zaman, münafıkların senden büsbütün
uzaklaştıklarını görürsün.
Nisa
63. Onlar
Allah’ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir. Onlara aldırma, kendilerine öğüt
ver ve içlerine tesir edecek güzel sözler söyle.
Nisa
64. Biz hiçbir peygamberi, Allah’ın izni
ile kendisine itaat edilmesinden başka bir hikmetle göndermedik. Eğer onlar
kendilerine zulmettikleri vakit, sana gelip de Allah’tan tevbekâr olarak
günahlarının bağışlanmasını isteselerdi ve Peygamber de kendileri için af
isteyiverseydi, elbette Allah’ı affedici ve merhametli bulurlardı.
Nisa
65. Hayır, öyle değil!.. Rabbin hakkı için!
Onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin
hükümden dolayı yüreklerinde hiçbir sıkıntı, bir burukluk duymadan tam bir
teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.
Nisa
69. Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat
ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerle,
sıddıklarla, şehidlerle, sâlihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel birer
arkadaştırlar!
Nisa
71. Ey iman edenler! Bütün tedbirlerinizi
alın. Birlikler halinde savaşa çıkın veya toptan seferber olun.
Nisa
74. Öyleyse dünya hayatını ahiret
karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır ve
öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.
Nisa
75. Size ne oluyor ki Allah yolunda
savaşmıyorsunuz? Halbuki zayıf (güçsüz) erkekler, kadınlar ve çocuklar: “Ey
Rabbimiz! Bizi, halkı zâlim olan şu şehirden çıkar, bize kendi katından bir
veli ver, bize kendi katından bir yardımcı ver.” diyorlar.
Nisa
76. İman edenler Allah yolunda savaşırlar.
İnkâr edenler de Tâğut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostları ile
savaşın! Şüphesiz ki şeytanın hilesi zayıftır.
Nisa 77. Kendilerine:
“Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin.” denilen kimseleri
görmedin mi? Üzerlerine savaş farz kılınınca içlerinden bir grup, insanlardan
Allah’tan korkar gibi, hatta daha fazla korkmaya başladılar. “Rabbimiz! Bize
savaşı niçin farz kıldın? Bizi yakın bir süreye kadar tehir etsen (savaş emrini
bir süre geciktirsen) olmaz mıydı?” dediler. Onlara de ki: “Dünyanın geçimliği
azdır, Allah’tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır. Size zerre kadar zulmedilmez.”
Nisa
80. Peygamber’e itaat eden, muhakkak
Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onların üzerine bekçi
göndermedik.
Nisa 84. Allah yolunda savaş! Sen ancak kendinden
sorumlusun. İman edenleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah kâfirlerin
gücünü kırar. Gücü en şiddetli olan ve cezası en ağır olan Allah’tır.
Nisa 88.Size
ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Halbuki Allah onları kendi
ettikleri yüzünden baş aşağı etmiştir (küfürlerine döndürmüştür). Allah'ın
saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimse
için asla (doğruya) yol bulamazsın!
Nisa 89. Onlar kendileri küfrettikleri gibi, sizin de küfretmenizi isterler. O halde onlar, Allah yolunda hicret
edinceye kadar içlerinden dost
edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse; bulduğunuz yerde onları öldürün ve onlardan
ne bir dost, ne de bir yardımcı edinin."
Nisa 93. Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona
gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.
Nisa 94. Ey iman edenler! Allah
yolunda cihada çıktığınız zaman iyice araştırın. Size selâm verene, dünya
hayatının geçici menfaatine göz dikerek: “Sen mümin değilsin!” demeyin. Çünkü
Allah’ın katında sayısız ganimetler vardır. Siz de önceden böyle idiniz de
Allah size lütfetti. O halde iyice araştırın. Şüphesiz ki Allah bütün
yaptıklarınızdan haberdardır.
Nisa
95. Müminlerden özür sahibi olmaksızın
oturanlar ile, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir
olmazlar. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri derece bakımından
oturanlardan çok üstün kıldı. Bununla beraber Allah ikisine de cenneti
vâdetmiştir. Fakat cihad edenleri oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün
kılmıştır.
Nisa
97. Melekler nefislerine zulmedenlerin
canlarını alırken: “Siz ne işde idiniz?” derler. Onlar da: “Biz yeryüzünde
zayıf (çaresiz) idik.” derler. Melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi?
Hicret etseydiniz ya!” derler. İşte onların barınakları cehennemdir. Orası
gidilecek ne kötü yerdir!
Nisa 115. Hidayet kendisine apaçık belli olduktan sonra, peygambere
muhalefet edip inananların yolundan başkasına uyan kimseyi döndüğü yolda
bırakırız. Ahirette de kendisini cehenneme sokarız. Ne kötü bir dönüş yeridir
orası!
Nisa 116. Allah kendisine ortak koşulmasını aslâ
bağışlamaz. Ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah’a
şirk koşarsa, çok uzak bir sapıklığa düşmüş olur.
Nisa 117. Onlar Allah’ı bırakıp dişi putlara tapıyorlar,
böylece onlar inatçı azgın şeytandan başkasına tapmıyorlar.
Nisa 137. İman edip inkâr edenleri, sonra yine iman edip
tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını artıranları Allah ne bağışlayacak
ne de doğru yola iletecektir.
Nisa 139. Onlar müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onların
tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Bilsinler ki şeref ve kudret
tamamen Allah’a âittir.
Nisa
140. Allah Kitap’ta size
şunu indirmiştir: “Allah’ın âyetlerine küfredildiğini ve onlarla alay
edildiğini işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe yanlarında
oturmayın. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz.” Şüphesiz ki Allah münafıkların
ve kâfirlerin hepsini cehennemde bir araya toplayacaktır.
Nisa
144. Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da
kâfirleri dost edinmeyin. Allah’ın aleyhinize apaçık ferman vermesini mi
istersiniz?
Nisa
145. Münafıklar cehennemin en alt
tabakasındadırlar. Artık onlar için hiçbir yardımcı bulamazsın.
Nisa
150. Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah ile
peygamberlerinin arasını ayırmak isterler. “Kimine inanırız kimine inanmayız.”
derler. Bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isterler.
Nisa
151. İşte onlar gerçek kâfirlerin tâ kendileridirler. Biz de kâfirler
için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Nisa
152. Allah’a ve peygamberlerine iman eden ve
onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince; işte onlara Allah
mükâfatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcıdır ve çok merhametlidir.
Nisa(155) Verdikleri sağlam sözü bozmalarından, Allah'ın âyetlerini inkar etmelerinden,
peygamberleri haksız yere öldürmelerinden ve "kalplerimiz
muhafazalıdır" demelerinden dolayı (başlarına türlü belalar verdik.
Onların kalpleri muhafazalı değildir), tam aksine inkarları sebebiyle Allah
onların kalplerini mühürlemiştir. Artık onlar inanmazlar.
Nisa
156. Bir de inkâr
etmelerinden, Meryem’in üzerine büyük bir iftira atmalarından.
Nisa
157. Ve “Allah’ın
Resul’ü Meryem oğlu İsâ Mesih’i öldürdük!” demelerinden ötürü. Halbuki onu
öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara, benzer gösterildi. Onun hakkında
anlaşmazlığa düştüler, bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler. Bu
hususta bir bilgileri yoktur, sadece zanna uyuyorlar. Kesin olarak onu
öldürmediler.
Nisa
158. Bilakis
Allah onu kendi katına yükseltti. Allah Azîz’dir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Nisa
159. Ehl-i kitaptan
her biri, ölümünden önce İsâ’ya muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o
onlara şâhit olacaktır.
Nisa
155. Sözlerini bozmaları, Allah’ın
âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve: “Kalplerimiz perdelidir.” demeleri sebebiyle
(lânete uğramışlardır). Hayır! Tam aksine, küfürleri sebebiyle Allah o kalpler
üzerine mühür vurmuştur. Pek azı hariç, artık onlar iman etmezler.
Nisa
160. Yahudilerin; Yaptıkları zulümleri
sebebiyle, kendilerine (daha önce) helâl kılınan temiz şeyleri onlara haram
kıldık. Ve birçok kimseleri Allah yolundan çevirmelerinden dolayı.
Nisa
162. Fakat içlerinde ilimde derinleşmiş
olanlar ve müminler sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler.
Namazı kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya,
işte biz onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.
163. Biz Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana
da vahyettik. İbrahim’e, İsmâil’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsâ’ya,
Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a, Süleyman’a da vahyettik. Davut’a da Zebur’u verdik.
Nisa
164. Bir kısım peygamberlerin kıssalarını
sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Allah Musa ile de
konuşmuştu.
Nisa
167. Şüphesiz ki inkâr edip insanları Allah
yolundan çevirenler, Hakk’tan çok uzak bir sapıklıkla saptılar.
Nisa 168. İnkâr edenleri ve
zulmedenleri Allah bağışlamaz. Onları (doğru) bir yola da iletmez.
Nisa 169. (Gidecekleri yol)
cehennem yolundan başka bir yol değildir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. Bu
da Allah’a çok kolaydır.
Nisa 171. Ey ehl-i kitap!
Dininizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin. Meryem oğlu
İsâ Mesih, Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve O’ndan bir
ruhtur. Allah’a ve peygamberlerine inanın, üçtür demeyin. Sizin için hayırlı
olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi
olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. Vekil olarak
Allah yeter!
Nisa 172. Mesih de, Allah’a yaklaştırılmış mukarreb melekler de, Allah’a kul
olmaktan aslâ çekinmezler. Kim O’na kulluktan çekinir ve büyüklük taslarsa,
bilsin ki O, hepsini huzuruna toplayacaktır.
(Hadid-iniş sırası 94
Hadid 10: Mekke’nin fethinden önce malını veren ve cihad edene, fetihten
sonra malını dağıtan ve cihad edenden daha büyük derece vardır. Allah, hepsine
Cenneti vaat etti.
(Muhammed-İniş sırası 95 Medine)
MUHAMMED-4: "Savaşta inkar edenlerle
karşılaştığınızda boyunlarını vurun; sonunda onlara üstün geldiğinizde onları
esir alın; savaş sona erince onları ya karşılıksız, ya da fidye ile salıverin;
Allah dilemiş olsaydı, onlardan başka türlü öç alabilirdi, bunun böyle olması,
kiminizi kiminizle denemek içindir. Allah, kendi yolunda öldürülenlerin
işlerini boşa çıkarmaz."
Muhammed(16) Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat senin
yanından çıktıkları zaman (alay ederek), kendilerine bilgi verilmiş olanlara,
"Az önce ne söyledi?" derler. İşte
bunlar, Allah'ın, kalplerini mühürlediği ve nefislerinin arzularına uyan
kimselerdir.
Muhammed 12:
Şüphesiz Allah, iman edip salih
amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler
ise, metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir
konaklama yeridir.
amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler
ise, metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir
konaklama yeridir.
Muhammed 15. Takva sahiplerine vaadedilen cennetin durumu şudur ki; içinde kokusu
değişmeyen sudan nehirler, tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet
veren şaraptan nehirler ve saf (süzülmüş) baldan nehirler bulunur. Onlar için
orada her çeşit meyve bulunur ve (onlar için) Rab’lerinden mağfiret vardır.
(Bunların durumu), ateşte devamlı kalacak olan ve
hamîm (sıcak kaynar su) içirilen, bu sebeple bağırsakları parçalanan kimsenin
durumu gibi midir?
Muhammed 24 Bunlar Kur’an üzerinde akıl yormazlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde
kilitler mi vardır?
(Rad-İniş
sırası 96)
Rad
(5) Eğer şaşacaksan, asıl şaşılacak olan onların, "Biz toprak olunca yeniden mi yaratılacakmışız?" demeleridir. İşte bunlar Rablerini inkar edenlerdir. İşte onlar boyunlarına demir halkalar vurulanlardır ve işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
(5) Eğer şaşacaksan, asıl şaşılacak olan onların, "Biz toprak olunca yeniden mi yaratılacakmışız?" demeleridir. İşte bunlar Rablerini inkar edenlerdir. İşte onlar boyunlarına demir halkalar vurulanlardır ve işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
Rad
(18) Rablerinin emrine uyanlar için mükâfâtın en güzeli vardır. Ona uymayanlar ise, yeryüzünde olan her şey ve onun yanında bir katı daha kendilerinin olsa, kurtulmak için hepsini kurtuluş fidyesi olarak verirlerdi. İşte hesabın kötüsü bunlar içindir. Varacakları yer de cehennemdir. O ne kötü yataktır!
(18) Rablerinin emrine uyanlar için mükâfâtın en güzeli vardır. Ona uymayanlar ise, yeryüzünde olan her şey ve onun yanında bir katı daha kendilerinin olsa, kurtulmak için hepsini kurtuluş fidyesi olarak verirlerdi. İşte hesabın kötüsü bunlar içindir. Varacakları yer de cehennemdir. O ne kötü yataktır!
Rad 35: Takva
sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve
gölgelikleri süreklidir. Bu korkup sakınanların (mutlu) sonudur, inkâr
edenlerin sonu ise ateştir.
(Beyyine-iniş sırası 100 Medine)
Beyyine 6: Şüphesiz, kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr
edenler, içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar, yaratılmışların en kötüleridir.
edenler, içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar, yaratılmışların en kötüleridir.
(Nur-iniş
sırası 102)
Nur
(57) İnkâr edenlerin (Allah'ı) yeryüzünde aciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o!
(57) İnkâr edenlerin (Allah'ı) yeryüzünde aciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o!
(Hac -İniş sırası 103
Medine)
Hac 14: Muhakkak ki Allah, iman edip iyi
davranışlarda bulunan kimseleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere kabul
eder. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar.
Hac
19. İşte birbirine hasım iki zümre. Bunlar Rableri hakkında
çekiştiler. Kâfirler için ateşten elbiseler biçilmiştir. Başlarının üstünden de
kaynar su dökülür.
Hac
20. Bununla karınlarındaki şeyler ve derileri eritilir.
Hac
21. Bir de onlar için demirden kamçılar vardır.
Hac
22. Her ne zaman ateşten, onun ıstırabından çıkmak isteseler, her
defasında geri çevrilirler ve onlara: “Yangın azabını tadın!” denilir.
Hac
23. Şüphesiz ki Allah iman edip sâlih amellerde bulunanları
altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. Orada altın bilezikler takınırlar
ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri de ipektir.
Hac
38: Allah, iman edenleri korur. Şüphesiz Allah, hain ve kâfirlerin
hiçbirini sevmez.
Hac
39: Zulme uğramaları sebebiyle savaşanlara (savaşmaları için) izin
verildi. Ve şüphesiz Allah, onlara yardıma muhakkak ki kaadirdir.
Hac
40:"Onlar ki; haksız yere ve sadece: Rabbımız
Allah'tır dedikleri için yurtlarından çıkarılmışlardır. Şüphesiz ki Allah; insanların bir
kısmını diğerleriyle bertaraf etmeseydi; manastırlar, kiliseler, havralar ve
içinde Allah'ın adı çok anılan mescidler yıkılır giderdi. Allah; kendisine
yardım edenlere elbette yardım eder. Şüphesiz ki Allah; Kavi'dir,
Aziz'dir."
Hac 46: (sana karşı
çıkanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek
kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz;
lakin göğüsler içindeki kalpler kör olur.
Hac
(51) Âyetlerimizi geçersiz kılmak için çaba gösterenler var ya, işte onlar cehennemliklerdir.
(51) Âyetlerimizi geçersiz kılmak için çaba gösterenler var ya, işte onlar cehennemliklerdir.
Hac Suresi, 72) Onlara karşı apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, sen o inkâr
edenlerin yüzlerindeki ‘red ve inkarı’ tanıyabilirsin. Neredeyse, kendilerine
karşı ayetlerimizi okuyanın üzerine çullanıverecekler. De ki: “Size, bundan
daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş... Allah, onu inkâr edenlere va’detmiş
bulunmaktadır; ne kötü bir duraktır.”
(Münafikun-iniş
sırası 104)
Münafikun (3) Bu, onların
önce iman edip sonra inkar etmeleri, bu yüzden de kalplerine mühür vurulması
sebebiyledir. Artık onlar anlamazlar.
(Mücadele-iniş
ırası 105)
Mücadele
(8) Gizlice konuşmaktan menedilip de, menedildikleri şeyi işleyen ve günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşanları görmedin mi? Sana geldiklerinde Allah'ın seni selamlamadığı selamla selamlıyorlar. İçlerinden de, "Söylediklerimizden dolayı Allah bize azap etse ya!" diyorlar. cehennem onlara yeter! Oraya girecekler. Ne kötü varış yeridir orası!
Mücadele
(17) Onların malları da, evlatları da Allah'a karşı kendilerine bir yarar sağlamayacaktır. Onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
(8) Gizlice konuşmaktan menedilip de, menedildikleri şeyi işleyen ve günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşanları görmedin mi? Sana geldiklerinde Allah'ın seni selamlamadığı selamla selamlıyorlar. İçlerinden de, "Söylediklerimizden dolayı Allah bize azap etse ya!" diyorlar. cehennem onlara yeter! Oraya girecekler. Ne kötü varış yeridir orası!
Mücadele
(17) Onların malları da, evlatları da Allah'a karşı kendilerine bir yarar sağlamayacaktır. Onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
(Hucurat-iniş
sırası 106)
Hucurat 15: Müminler ancak Allah'a ve Resûlüne iman eden,
ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda
mallarıyla ve canlarıyla
savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.
(Tahrim-iniş
sırası 107)
Tahrim
(9) Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!
(9) Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!
(Tegabun-iniş
sırası 108)
Tegabun
(10) İnkar eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, içinde ebedi kalmak üzere cehennemliklerdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!
(10) İnkar eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, içinde ebedi kalmak üzere cehennemliklerdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!
(Saf-İniş sırası 109 Medine)
Saf 10. Ey iman edenler! Elem
verici, can yakıcı bir azaptan sizi kurtaracak bir ticaret yolunu göstereyim mi
size?
Saf 11. Allah'a ve Resul'üne
imanda sebat eder, Allah yolunda mallarınızla canlarınızla cihad edersiniz. Eğer
bilirseniz, bu sizin için çok daha hayırlıdır.
Saf 12. Böyle yaparsanız
Allah günahlarınızı size bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere,
Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.
Saf 13. Bundan başka,
seveceğiniz bir şey daha var. Allah'tan bir yardım ve yakın bir fetih.
Müminleri müjdele!
(Fetih-iniş
sırası 111)
Fetih
(6) Bir de, Allah'ın, hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve Allah'a ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük girdabı onların başına olsun! Allah onlara gazap etmiş, onları lanetlemiş ve kendilerine cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kötü bir varış yeridir!
(6) Bir de, Allah'ın, hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve Allah'a ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük girdabı onların başına olsun! Allah onlara gazap etmiş, onları lanetlemiş ve kendilerine cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kötü bir varış yeridir!
Fetih 19: Yine onları
elde edecekleri birçok ganimetlerle
de mükâfatlandırdı.
Allah üstündür, hikmet sahibidir.
Fetih 20: Allah size,
elde edeceğiniz birçok ganimet
vadetmiştir. (Bu
ganimetlerden) işte şunları hemen vermiş ve insanların ellerini
sizden çekmiştir ki
bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi dosdoğru yola
iletsin.
Fetih 69: Artık elde
ettiğiniz ganimetten helal ve temiz
olarak yeyin. ve
Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah bağışlayan, merhamet
edendir.
(Mâide -İniş sırası 112 Medine)
Maide
(10) İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir.
(10) İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir.
Mâide 33 . Allah’a ve
Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların
(İslamiyet’i kabul etmeyenlerin, karşı çıkanların) cezası; ancak öldürülmeleri,
yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o
yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir.
Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.
Maide 35: Ey iman
edenler! Allah'tan korkun. O'na
yaklaşmaya yol arayın
ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.
Maide 37: (Orada) Ateşten çıkmak isterler, ama ondan
çıkacak değiller. Onlar için sürekli bir azab vardır.
çıkacak değiller. Onlar için sürekli bir azab vardır.
Maide 54. “Ey
inanlar! İçinizden kim dininden dönerse şunu bilsin: Allah, yakında,
kendilerini sevdiği ve kendisini seven, müminlere karşı boynu bükük, kafirlere
karşı başı dik bir topluluk getirecektir. Bunlar Allah yolunda savaşırlar,
hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu, Allah’ın dilediğine yönelttiği
bir lütuftur. Allah, yaratılışı ve yarattıklarını genişletir, her şeyi bilir.”
Maide
(86) İnkar edenlere ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir.
(86) İnkar edenlere ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir.
(Tevbe
-İniş sırası 113 Medine)
Tevbe 1. Allah’tan ve
Resul’ünden, andlaşma yaptığınız müşriklere bir ihtardır.
Tevbe
2. Ey müşrikler! Bundan böyle yeryüzünde dört ay daha istediğiniz
gibi gezip dolaşın. İyi bilin ki siz Allah’ı âciz bırakacak değilsiniz. Allah
kâfirleri mutlaka perişan edecektir.
Tevbe
3. Ayrıca Hacc-ı ekber gününde Allah ve Resul’ünden insanlara bir
ilândır. Allah ve Resul’ü müşriklerden uzaktır. Eğer hemen tevbe ederseniz, bu
sizin için daha hayırlıdır. Ve eğer yüz çevirirseniz, iyi bilin ki siz Allah’ı
âciz bırakacak değilsiniz. O kâfirlere acıklı bir azabı müjdele!
Tevbe
4. Ancak kendileriyle andlaşma yaptığınız müşriklerden size olan
ahidlerinde hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinizde hiçbir kimseye
yardımda bulunmamış olanlar bu hükmün dışındadır. Siz de onlarla olan
andlaşmalarınızın hükümlerini, kendilerine tanıdığınız süreye kadar tamamlayın.
Şüphesiz ki Allah muttakileri sever.
Tevbe
5. Haram aylar çıkınca artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün,
onları yakalayın, hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin.
Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse onları serbest
bırakın. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Tevbe 6. Eğer müşriklerden biri senden eman dilerse
ona eman ver. Tâ ki Allah’ın kelâmını dinlesin. Sonra onu güven içinde
bulunacağı yere kadar ulaştır. Çünkü onlar gerçekten de bilgisiz bir
kavimdirler.
Tevbe 12: Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar
ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine
karşı savaşın. Çünkü onlar
yeminleri olmayan adamlardır. (Onlara karşı savaşırsanız)
umulur ki küfre son
verirler.
Tevbe 14: Onlarla
savaşın ki, Allah sizin ellerinizle
onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi
onlara galip kılsın ve mümin
toplumun kalplerini
ferahlatsın.
Tevbe 16:Yoksa, Allah, sizden, cihad edip Allah,
Peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş
edinmeyenleri ortaya
çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah
yaptıklarınızdan haberdardır.
Tevbe 19. Siz hacılara su
dağıtma işi ile Mescid-i haram’ı onarma işini; Allah’a ve ahiret gününe
inananla, Allah yolunda cihad edenle bir mi tutuyorsunuz? Halbuki onlar Allah
katında eşit değildirler. Allah zâlimler gürûhunu hidayete erdirmez.
Tevbe 20. İman edenler,
hicret edenler, mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, Allah
katında büyük dereceye sahiptirler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır.
Tevbe 21. Rableri onları
kendi katından bir rahmet ve hoşnutluk ile içinde tükenmez nimetler bulunan
cennetlerle müjdeler.
Tevbe 22. Onlar orada ebedî
kalacaklardır. Hiç şüphesiz ki Allah katında büyük bir mükâfat vardır.
Tevbe 23. Ey iman edenler!
Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dost
edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zâlimlerdir.
Tevbe 24. Resulüm! De ki:
“Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız,
kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz alış-verişler,
hoşunuza gitmekte olan meskenler, size Allah’tan ve O’nun Peygamber’inden,
Allah yolunda cihaddan daha sevgili iseler, artık Allah’ın emri gelinceye kadar
bekleyin. Allah fâsıklar gürûhunu hidayete erdirip doğru yola iletmez.”
Tevbe 28. Ey iman edenler!
Müşrikler ancak bir pisliktirler. Onun içindir ki bu yıllarından sonra artık
Mescid-i haram’a yaklaşmasınlar. Eğer (onlarla ticaretinizin kesilmesi
sebebiyle) yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse yakında sizi kendi lütfuyla
zenginleştirir. Çünkü Allah en iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Tevbe 29. Kendilerine kitap
verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah
ve Resul’ünün haram kıldığını
haram saymayan ve hak dini din edinmeyen kimselerle, boyunlarını büküp
küçülmüşler olarak elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.
Tevbe 33. Dinini bütün
dinlere üstün kılmak için Peygamber’ini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur.
İsterse müşrikler hoşlanmasınlar.
Tevbe 34. Ey iman edenler! Şu
bir gerçektir ki, hahamların ve rahiplerin çoğu insanların mallarını
haksızlıkla yerler ve onları Allah’ın yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü
yığıp da onları Allah yolunda sarfedip harcamayanlara acıklı bir azabı müjdele!
Tevbe 35. O biriktirilen
altın ve gümüşlerin üzerleri o gün cehennem ateşinde kızdırılır, bunlarla
onların alınları, yanları ve sırtları dağlanır. (Onlara denir ki:) “İşte bu
kendiniz için yığdıklarınızdır. Yığdıklarınızı tadın!”
Tevbe 38. Ey iman edenler!
Size ne oldu ki: “Allah yolunda elbirlik gazâya çıkın!” denilince yere mıhlanıp
ağırlaştınız. Yoksa âhireti bırakıp da dünya hayatına mı râzı oldunuz? Fakat bu
dünya hayatının kârı, âhiretin yanında pek az bir şeydir.
Tevbe 39. Eğer (çağrıldığınız
bu gazâya) elbirlik çıkmazsanız, Allah sizi pek acıklı bir azaba uğratır.
Yerinize de başka (itaatli) bir kavmi getirir. Siz o Peygamber’i hiçbir şeyle
zarara uğratamazsınız. Allah her şeye hakkıyla kâdirdir.
Tevbe 41: Hafif ve ağırlıklı olarak [Kuvvetli- zayıf, genç-yaşlı,
zengin-fakir, yaya-atlı, silahlı-silahsız hepiniz] savaşa çıkın, malınızla, canınızla
Allah yolunda cihad edin! İyi bilin ki bu sizin için daha hayırlıdır.
Tevbe 63. Bilmiyorlar mı ki,
Allah’a ve Resul’üne karşı koyan bir kimseye elbette içinde ebedî kalacağı
cehennem ateşi vardır. İşte bu en büyük rüsvaylıktır.
Tevbe 64. Münafıklar,
kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin inmesinden
çekiniyorlar. De ki: “Siz alay edin bakalım! Allah çekindiğiniz şeyi kesinlikle
ortaya çıkaracaktır.”
Tevbe 65. Eğer onlara soracak
olursan: “Biz sadece lâfa dalmış şakalaşıyorduk.” derler. De ki: “Allah ile,
O’nun âyetleriyle ve O’nun Peygamber’i ile mi alay ediyorsunuz?”
Tevbe 66. Hiç özür beyan
etmeyin! Çünkü siz inandıktan sonra inkâr ettiniz. İçinizden bir kısmını
affetsek bile, suçlu olduklarından dolayı bir kısmına da azap edeceğiz.
Tevbe 68. Allah münafık
erkeklere, münafık kadınlara ve kâfirlere ebedî kalacakları cehennem ateşini
hazırlamıştır. Bu onlara yeter. Allah onlara lânet etmiş, rahmetinden
uzaklaştırmıştır. Onlar için sürekli bir azap vardır.
Tevbe 73. Ey Peygamber!
Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların
varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!
Tevbe 74. Onlar, kötü bir şey
söylemediklerine dâir Allah’a yemin ederler. Onlar o küfür kelimesini kesinlikle
söylediler. İslâm’dan sonra küfre saptılar. Ve o başaramadıkları cinayeti
tasarladılar. Halbuki intikam almaya yeltenmeleri için Allah’ın ve Resul’ünün
onları lütfundan zenginleştirmiş olmasından başka bir sebep yoktu. Eğer tevbe
ederlerse haklarında hayırlı olur. Şayet yanaşmazlarsa Allah onları dünyada da,
ahirette de acıklı bir azaba uğratır. Yeryüzünde onları koruyacak veya onlara
yardım edecek bir kimse de bulunmaz.
Tevbe 81. Allah’ın Resul’üne
muhalefet etmek için (savaştan) geri kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler.
Mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler ve (savaşa
çıkmak isteyenlere de): “Bu sıcakta sefere çıkmayın!” dediler. De ki: “Cehennem
ateşi daha sıcaktır!” Keşke bilseler!
Tevbe(87) Onlar geride kalan (kadın ve çocuk)larla birlikte olmaya
razı oldular ve kalpleri mühürlendi.
Artık onlar anlamazlar.
Tevbe 88. Fakat o Peygamber
ve onun maiyyetinde bulunan müminler, mallarıyla canlarıyla cihad ettiler. İşte
bütün hayırlar onlarındır. Saâdete erişenler de onlardır.
Tevbe 89. Allah onlar için
altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır.
İşte bu büyük kurtuluştur.
Tevbe(93) Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin
isteyenleredir. Bunlar, geri kalan (kadınlarla) birlikte olmaya razı oldular. Allah ta kalplerini mühürledi. Artık onlar
bilmezler.
Tevbe
(95) Yanlarına döndüğünüz zaman, kendilerini rahat bırakmanız için size Allah adıyla yemin edeceklerdir. Artık onların peşini bırakın. Çünkü onlar pistir. Kazandıklarının karşılığı olarak, varacakları yer de cehennemdir.
(95) Yanlarına döndüğünüz zaman, kendilerini rahat bırakmanız için size Allah adıyla yemin edeceklerdir. Artık onların peşini bırakın. Çünkü onlar pistir. Kazandıklarının karşılığı olarak, varacakları yer de cehennemdir.
Tevbe 97. Bedevîler küfür ve
nifak bakımından daha beterdir ve Allah’ın peygamberine indirdiği hükümlerin
sınırlarını tanımamak ancak onlara yakışan bir tutumdur. Allah bilendir ve
hikmet sahibidir.
Tevbe 98. Bedevilerden öylesi
var ki, Allah yolunda sarfettiğini de angarya sayar ve sizin başınıza belâların
gelmesini bekler. En kötü belâlar kendi başlarına gelsin! Allah işitendir,
bilendir.
Tevbe 99. Bedevilerden öylesi
de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır, harcayacağını Allah katında
yakınlığa ve Peygamber’in duâlarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o
harcadıkları şeyler, onlar için bir yakınlıktır. Allah onları rahmetinin içine
koyacaktır. Şüphesiz ki Allah bağışlayandır, merhamet edendir.
Tevbe 105. De ki:
“İstediğinizi yapın! Allah da, Resul’ü de, müminler de işlediğinizi görecektir.
Daha sonra gizli ve açık olanı bilen Allah’a döndürüleceksiniz. O size yapmış
olduklarınızı haber verecektir.”
Tevbe 107. Zarar vermek,
inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resul’üne
karşı savaşmış olan (adamın gelmesini) beklemek için bir zarar mescidi kuranlar
var ya: “Bizim iyilikten başka bir niyetimiz yoktu.” diye mutlaka yemin
ederler. Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şâhitlik eder.
Tevbe 111. Hiç şüphesiz ki,
Allah yolunda savaşıp düşmanları öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve
mallarını Allah, cennet kendilerinin olmak karşılığında satın almıştır. Onlara
vaad olunan cennet haktır ki, Tevrat’ta da İncil’de de ve Kur’an’da da
sâbittir. Allah’tan ziyade ahdine vefa gösteren kimdir? O halde yaptığınız bu
hayırlı alışverişten dolayı sevinin. İşte bu çok büyük bir saâdettir.
Tevbe
(113) cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, -yakınları da olsalar- Allah'a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır ne de mü'minlere.
(113) cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, -yakınları da olsalar- Allah'a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır ne de mü'minlere.
Tevbe 114. İbrahim’in, babası
için mağfiret dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Onun Allah’ın
düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. İbrahim gerçekten çok
içli ve yumuşak huylu idi.
Tevbe 120. Medine halkına da
onların çevresinde bulunan bedevilere de Allah’ın Peygamber’inden geri kalmak,
onun canından önce kendi canlarını düşünmek yakışmaz. Çünkü Allah yolunda
susuzluk, yorgunluk, açlık, kâfirleri öfkelendirecek bir yere ayak basmak ve
düşmana karşı bir başarı kazanmak karşılığında mutlaka bir sâlih amel yazılır.
Çünkü Allah muhsinlerin mükâfatını zâyi etmez.
Tevbe 123. Ey iman edenler!
Yakınınızda bulunan kâfirlerle savaşın. Onlar sizde büyük bir azim ve sertlik
görsünler. Bilin ki Allah takvâ sahipleriyle beraberdir.
Cennetten bir kesit
(Sure sırası karışık alıntılanmıştır)Zühruf Suresi 69 / 73
69. Onlar âyetlerimize inanan ve müslüman olan (kullarım)idiler.
70. Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz!
71. Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve siz, orada ebedî kalacaksınız.
72 "İşte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur."
73." Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz" denilir.
Gaşiye:
12. Orada (cennette)
devamlı akan bir pınar,
13. Yükseltilmiş tahtlar,
14.Konulmuş kadehler,
15.Sıra sıra dizilmiş yastıklar,
16.Serilmiş halılar vardır.
13. Yükseltilmiş tahtlar,
14.Konulmuş kadehler,
15.Sıra sıra dizilmiş yastıklar,
16.Serilmiş halılar vardır.
Nebe Suresi:
31. Kuşkusuz takva sahipleri için bir kurtuluş var
32. Bahçeler var, bağlar var.
33. Gögüsleri yeni tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.
34. Dopdolu kadehler var.
31. Kuşkusuz takva sahipleri için bir kurtuluş var
32. Bahçeler var, bağlar var.
33. Gögüsleri yeni tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.
34. Dopdolu kadehler var.
(Kehf-31) İşte onlara, alt
taraflarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Onlar Adn cennetlerinde
tahtlar üzerine kurularak orada altın bileziklerle bezenecekler; ince ve kalın
dîbâdan yeşil elbiseler giyecekler. Ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!
(Hacc-23) Muhakkak ki
Allah, iman edip iyi davranışlarda bulunanları, zemininden ırmaklar akan
cennetlere kabul eder. Bunlar orada altın bileziklerle ve incilerle bezenirler.
Orada giyecekleri ise ipektir.
(Fatir-33) (Onların
mükâfatı), içine girecekleri Adn cennetleridir. Orada altın bilezikler ve
incilerle süslenirler. Orada giyecekleri elbiseleri de ipektir.
(Saffat-42) (Türlü türlü)
meyveler vardır. Ve onlar ağırlanırlar.
(Saffat-43) Naîm
cennetlerinde .
(Saffat-44) Tahtlar
üzerinde karşılıklı otururlar.
(Saffat-45) Onlara pınardan
(doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.
(Saffat-46) Berraktır,
içenlere lezzet verir.
(Saffat-47) O içkide ne sersemletme
vardır ne de onunla sarhoş olurlar.
(Saffat-48) Yanlarında
güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır.
Saffat:49 - Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta
gibidirler.
(Sad-51) Onlar koltuklara
yaslanıp kurularak orada bir çok meyveler ve içecekler isterler.
(Sad-52) Yanlarında,
eşlerinden başkasına bakmayan, kendilerine yaşıt dilbeerler vardır.
(Duhan-52) Bahçelerde ve
pınar başlarındadırlar.
(Duhan-53) İnce ipekten ve
parlak atlastan giyerek karşılıklı otururlar.
(Duhan-54) İşte böyle.
Bunun yanısıra biz onları, iri gözlü hûrilerle evlendiririz.
(Duhan-55) Orada, güven
içinde (canlarının çektiği) her meyveyi isterler.
Tur Suresi
(Tur-19) Onlara:
Yaptıklarınıza karşılık âfiyetle yeyin,için (denilir).
(Tur-20)" Sıra sıra
dizilmiş koltuklara yaslanarak"Onları, ceylan gözlü hûrilerle
evlendirmişizdir:
22. Onlara canlarının
istediği meyve ve etten bol bol verdik.
23. Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar, ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır ne de günaha girme.
24. Hizmetlerine verilmiş, (kabuğunda) saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar.
23. Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar, ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır ne de günaha girme.
24. Hizmetlerine verilmiş, (kabuğunda) saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar.
Rahman
46. Rabbinin huzurunda
durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır.
47. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
48. İkisi de çeşit
çeşit ağaçlarla doludur.
49. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
50. İkisinde de akıp
giden iki kaynak vardır.
51. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
52. İkisinde de her
türlü meyveden çift çift bulunur.
53. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
54. Orada örtüleri
kalın, parlak atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin meyvelerini kolayca
toplarlar.
55. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
56. O cennetlerde
bakışlarını yalnız erkeklerine çevirmiş eşler vardır. Bu kocalarından önce,
kendilerine ne insan ne cin dokunmamıştır.
57. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
58. Onlar yakut ve
mercan gibidirler.
59. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
60. İyiliğin karşılığı
ancak iyilik değil midir?
61. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
62. Bu iki cennetten
başka iki cennet daha vardır.
63. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
64. Koyu yeşildirler.
65. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
66. O ikisinde de
durmadan fışkıran iki kaynak vardır.
67. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
68. İçlerinde çeşitli
meyveler, hurmalıklar ve nar ağaçları vardır.
69. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
70. İçlerinde güzel
yüzlü kadınlar vardır.
71. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
72. Çadırlar içinde
örtülü (gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş) huriler vardır.
73. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
74. Bunlara onlardan
önce ne bir insan ne de bir cin dokunmamıştır.
75. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
76. Yeşil yastıklara
ve harikulâde işlemeli yastıklara yaslanırlar.
77. Öyleyken
Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
78. Azamet ve ikram
sahibi Rabbinin adı ne yücedir!
Rad 35. Takva sahiplerine
vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri
süreklidir. Bu korkup sakınanların (mutlu) sonudur, inkâr edenlerin sonu ise
ateştir.
(Vakia-18) Maîn çeşmesinden
doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.
(Vakia-19) Bu şaraptan ne
başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.
(Vakia-20) (Onlara) beğendikleri meyveler,
(Vakia-21) Canlarının çektiği kuş etleri,
(Vakia-22) İri gözlü hûriler,
(Vakia-23) Saklı inciler gibi.
(Vakia-24) Yaptıklarına karşılık olarak (verilir).
(Vakia-28) Düzgün kiraz ağacı,
(Vakia-29) Meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları,
(Vakia-30) Uzamış gölgeler,
(Vakia-31) Çağlayarak akan sular,
(Vakia-32) Sayısız meyveler içindedirler;
(Vakia-33) Tükenmeyen ve yasaklanmayan.
(Vakia-34) Ve kabartılmış döşekler üstündedirler.
(Vakia-35) Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık.
(Vakia-36) Onları, bâkireler kıldık.
(Vakia-37) Eşlerine düşkün ve yaşıt.
(Nebe-31) Şüphesiz takvâ sahipleri için de başarı ödülü vardır.
(Nebe-32) Bahçeler,bağlar,
(Nebe-33) Göğüsleri yeni tomurcuklanmış yaşıt kızlar,
(Nebe-34) Ve içki dolu kâse(ler) .
(Nebe-35) Onlar orada ne boş bir lâkırdı ne de yalan işitirler.
(Nebe-36) Bunlar Rabbinin yeterli bir bağışı, mükâfatıdır.
Rad 35: Takva sahiplerine
vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri
süreklidir. Bu korkup sakınanların (mutlu) sonudur, inkâr edenlerin sonu ise
ateştir.
Muhammed 15. Takva
sahiplerine vaadedilen cennetin durumu şudur ki; içinde kokusu değişmeyen sudan
nehirler, tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet veren şaraptan
nehirler ve saf (süzülmüş) baldan nehirler bulunur. Onlar için orada her çeşit
meyve bulunur ve (onlar için) Rab’lerinden mağfiret vardır. (Bunların durumu),
ateşte devamlı kalacak olan ve hamîm (sıcak kaynar su) içirilen, bu sebeple
bağırsakları parçalanan kimsenin durumu gibi midir?
"Korku beyni
felce uğratır. İlerleme cesaretten doğar. Korku inanır, cesaret şüphe eder.
Korku yere düşer ve dua eder. Cesaret ayakta durur ve düşünür. Korku kaçar,
cesaret ilerler. Korku barbarlıktır, cesaret uygarlık. Korku tanrılara,
şeytanlara, ruhlara inanır. Korku dindir. Cesaret bilim." Robert Ingersoll