26 Şubat 2015 Perşembe

Dinde en etkili zorlama, cehennemle korkutmadır/İslamofaşizmin ve IŞİD vahşetinin Kuran'daki dayanakları!





Dinde zorlama, şiddet var mı yok mu, kendiniz karar verin
Çoğu insan farkında olmasa da cehennemle korkutma da dinde zorlamadır! Dinde en etkili zorlama, cehennemle korkutmadır! İslamiyet’in kutsal kitabı Kuran'da İslamiyet'in hoşgörü dini olduğunu iddia edenlerin dayandıkları ayetler de vardır, ancak bunlardan çok daha fazla baştan sona inanmayanları cehennemle korkutma, tehdit etme ile ilgili ayetlerle doludur! Bunun dışında kafirleri öldür, kes emirleri de vardır, cennet ve ganimetle ödüllendirme de vardır, onları aşağılama, onlara hakaret de vardır! IŞİD vahşeti de bu ayetlerden kaynaklanır! Tüm bunlar insanları dine zorlar!
İnananlar bu nedenle inandıkları, dinlerinin gereklerini yerine getirdikleri oranda huzurlu ve mutlu olsalar da dinsel inançlarından ve gereklerini yerine getirip getirmediklerinden şüphe ettikleri, dinlerinin gereklerini yerine getirmedikleri oranda ve işledikleri suçlar oranında, yani mutluluklarından çok daha fazla, bir ömür boyu huzursuzluk, korku ve kaygı içindedirler, bu mutsuzluktan da öte insanın aklını, mantığını durduran, psikolojisini felç eden, canlı bombalığa, şiddete sürükleyebilen, saldırgan, çocuklarını bile öldürtebilen vs korkunç bir ruh halidir!
İnanmayanların ise böyle bir korkuları, sorunları yoktur.
Bu ayetlerin o günkü koşullara göre indiği, koşulların öyle gerektirdiği vs iddia edilebilir ki zaten öyledir. Şu halde Kuran’ın bir kısmı değil tümü buna göre yorumlanmalı, cehennemle korkutarak zorlama, keserek, öldürerek cezalandırma, örtünme, bilime, insan hak ve özgürlüklerine aykırılıkların da o günün koşullarına göre olduğu, günümüz koşullarına uymadığı kabul edilmeli, dinsel inançlar kesin gerçeklermiş, evrenselmiş gibi öğretilip dayatılmamalı ve sürdürülmemelidir. Nilüfer Tekin
Örnek olarak alıntılanmış aşağıdaki ayetler surelerin iniş sırasına göredir


(Müzzemil-iniş sırası 3)

Müzzemmil
(13)
Çünkü bizim yanımızda (kâfirler için) bukağılar vardır, cehennem vardır, boğazdan zor geçen yiyecekler vardır ve elem dolu bir azap vardır.

(Müdessir-iniş sırası 4)

Müddessir
(31)
Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkar edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü'minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, "Allah örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi" desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır.



(Fecr-iniş sırası 10)

Fecr
(23)
Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?


(Tekasür-iniş sırası 16)

Tekasür
(6)
Andolsun, o cehennemi muhakkak göreceksiniz.

Kafirun-İniş sırası 18)
Kafirun 1. De ki: Ey kâfirler!
Kafirun 2. Ben sizin taptıklarınıza tapmam.
Kafirun 3. Benim taptığıma da siz tapmazsınız.
Kafirun 4. Ben de sizin taptığınıza aslâ tapacak değilim.
Kafirun 5. Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz.
Kafirun 6. Sizin dininiz size, benim dinim banadır.

(Büruc-iniş sırası 27)
Büruc
(10)
Şüphesiz mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.
(Mürselat-iniş sırası 33)
Mürselat
(32) Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.


(Kaf-İniş sırası 34)
Kaf 30: O gün cehenneme diyeceğiz: “Doldun mu?” O da:
“Daha fazlası var mı?” diyecek.

(Sad-iniş sırası 38)
Sad 27. Biz göğü, yeri ve ikisinin arasında bulunanları boş yere yaratmadık. Bu, kâfirlerin zannıdır. Ateşten dolayı vay o kâfirlere!
55. Bu böyle! Şüphesiz ki azgınlar için çok kötü bir dönüş yeri vardır.
56. O da cehennemdir. Oraya girerler. O ne kötü bir yataktır!
57. İşte kaynar su ve irin! Tadsınlar onu!
58. Bunlara benzer daha çeşit çeşit acılar da vardır.

(Araf -İniş sırası 39 Mekke)
Araf, 2. Resulüm! Bu, sana indirilen bir Kitap’tır. Bu hususta göğsünde bir sıkıntı olmasın. Onunla (insanları) uyarman ve inananlara öğüt vermen için (indirildi).
Araf
(36) Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
Araf 88: Kavminin ileri gelenlerinden olup iman etmeyi kibirlerine yediremeyenler, ey Şuayb dediler, mutlaka seni de, sana inananları da hep berâber ya şehrimizden çıkaracağız, yahut da bizim dinimize dönersiniz. O da dedi ki: Biz istemesek de zorla mı yapacaksınız bunu?

Araf(100) Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara şu gerçek apaçık belli olmadı mı ki, biz dileseydik onları da (öncekiler gibi) günahları yüzünden cezalandırırdık. Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar hakkı işitmezler.
Araf(101) İşte memleketler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti. Fakat onlar daha önce yalanladıklarına inanacak değillerdi. Allah kafirlerin kalplerini işte böyle mühürler.
Araf 123:Firavun dedi ki: "Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!

Araf 124: Andolsun ki, bana aykırı hareketinizden dolayı, ellerinizi ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra hepinizi hurma dallarına asacağım.”

Araf 179: Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar (o zamanlar o toplumda beyin bilinmediği için beynin işlevini kalbin yaptığı sanılıyor, Kuranda akıl vardır, düşünmek vardır, ama beyin yoktur! ), gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.


(Yasin-iniş sırası 41)

Yasin
(63) "İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir."
Yasin(65) O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.

(Fatır-iniş sırası 43)

Fatır
(37) Onlar cehennemde, "Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim" diye bağrışırlar. (Onlara şöyle denilir:) "Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. Öyle ise tadın azabı. Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur."


Fatır
(36) İnkar edenler için ise cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler. Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez. İşte biz her nankörü böyle cezalandırırız.


(Şuara-iniş sırası 47)
Şura(24) Yoksa "Yalan uydurup Allah'a iftira etti" mi diyorlar. Eğer Allah dilerse senin kalbini mühürler. Allah bâtılı yok eder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir. Şüphesiz O, göğüslerin özünü (kalplerde olanları) hakkıyla bilendir.

Şuara
(93) cehennem de azgınlara gösterilecek ve onlara, "Allahı bırakıp da tapmakta olduklarınız nerede? Size yardım ediyorlar mı veya kendilerini kurtarabiliyorlar mı?" denilecek.

(İsra-İniş sırası 50 Mekke)


4. İsrailoğullarına(Yahudilere) Kitap’ta: “Siz yeryüzünde iki defa fesat çıkarıp bozgunculuk yapacak ve kibirlendikçe kibirleneceksiniz.” diye bildirdik.
5. Birinci bozgunculuğunuzun ceza vakti gelince üzerinize pek güçlü olan kullarımızı salacağız. Onlar memleketin her köşesini kontrollerine alacaklar, evlerin aralarına girip sizi araştıracaklar. Bu, yerine gelecek bir vaaddir.

6. Bunun ardından sizi o istilâcılara tekrar galip getireceğiz. Mallar ve oğullarla size yardım edecek, sayınızı artıracağız.

İsra(8) Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz. Biz cehennemi kafirlere bir zindan yapmışızdır.


(Yunus-İniş sırası 51 Mekke)
Yunus(74) Sonra, onun ardından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik. Onlara apaçık mucizeler getirdiler. Fakat onlar önceden yalanlamakta oldukları şeye inanacak değillerdi. İşte biz haddi aşanların kalplerini böylece mühürleriz.

Yunus 99: (Resûlüm!) Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?

Yunus, 108: “Ey Muhammed, seni yalanlarlarsa, ‘Benim yaptığım bana, sizin yaptığımı sizedir; siz benim yaptığımdan sorumlu değilsiniz, ben de sizin yaptığınızdan sorumlu değilim’ de... De ki, ‘Ey insanlar, Rabbinizden size gerçek gelmiştir. Doğru yola giren ancak kendisi için girmiş ve sapıtan da zararına olarak sapılmıştır; ben sizin bekçiniz değilim’...”


(Hud-İniş sırası 52 Mekke)
Hud,119: Rabbinin rahmet ettikleri dışında. Onları bunun için yarattı. Böylece Rabbinin (şu) sözü tamamlanıp gerçekleşmiştir: “Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan, (kafirlerin) tümüyle dolduracağım.”


(Enam -İniş sırası 55)
Enam 19. De ki: “Şâhitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?” De ki: “Allah’tır. O, benimle sizin aranızda şâhittir. Bu Kur’an bana, sizi ve (sizden sonra) erişip ulaşan herkesi uyarmam için vahyolundu. Allah ile beraber başka ilâhlar olduğuna siz mi şâhitlik ediyorsunuz?” De ki: “Ben şâhitlik etmem!” De ki: “O ancak bir tek ilâhtır. Ben sizin şirk koştuklarınızdan uzağım.”

Enam(46) De ki: "Ne dersiniz, eğer Allah sizin kulağınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi de mühürlerse, Allah'tan başka onu size (geri) getirecek ilah kimmiş?" Bak, biz âyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz, sonra onlar nasıl yüz çeviriyorlar?

Enam 125: “Allah kimi doğru yola koymak isterse onun kalbini İslamiyete açar, kimi de saptırmak isterse... kalbini dar ve sıkıntılı kılar...”


Cennet

(Saffat-iniş sırası 56)

Saffat
40. Ancak Allah'ın hâlis kulları (bu azaptan) istisnâ edilecek.
41. Onlar için bilinen bir rızık vardır.
42. Türlü meyveler kendilerine ikram edilmektedir.
43. Naim cennetlerinde.
44. Tahtlar üzerinde karşılıklı oturmaktadırlar.
45. Kendilerine kaynaktan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.
46. O berraktır ve içenlere lezzet verir.
47. O içkide ne sersemletme vardır, ne de onunla sarhoş olurlar.
48. Yanlarında da, yalnız kendilerine göz dikmiş, iri gözlü huriler vardır.
49. Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.
61. Çalışanlar böyle ebedi bir saâdet için çalışsınlar.
62. Böyle bir nimete konmak mı daha hayırlıdır, yoksa zakkum ağacı mı?
63. Biz o ağacı zâlimler için bir fitne kıldık.
64. Şüphesiz ki o, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır.
65. Meyveleri şeytanların başları gibidir.
66. Cehennemlikler ondan yerler ve karınlarını onunla doyururlar.
67. Sonra bunun üzerine onlar için kaynar su karıştırılmış bir içki vardır.
68. Sonra dönecekleri yer yine cehennemdir.
Saffat
(163) (Ey müşrikler!) Ne siz ve ne de taptıklarınız cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan saptırabilirsiniz.

(Lokman-iniş sırası 57)

Lokman
(21) Kendilerine, "Allah'ın indirdiğine uyun" denildiği zaman, "Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız" derler. Şeytan kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı?

(Zümer-iniş sırası 59)

Zümer
(71) İnkar edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. cehenneme vardıklarında oranın kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: "Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu gününüze kavuşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?" Onlar da, "Evet geldi" derler. Fakat inkarcılar hakkında azap sözü gerçekleşmiştir.

Zümer
(72) Onlara şöyle denir: "İçinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların kalacağı yer ne kötüdür!"

(Mümin-iniş sırası 60 Mekke)

Mümin 26: “Firavun demişti ki: Bırakın beni de Musa'yı öldüreyim. O ise Rabbına yalvaradursun. Onun, sizin dininizi değiştirmesinden veya yeryüzünde fesad çıkarmasından korkuyorum.”

Mümin 28: "Firavun ailesinden, imanını gizleyen bir adam dedi ki: 'Rabbim Allah'tır, dedi diye bir adamı öldürecek misiniz? Size Rabbinizden belgeler getirmiş. Eğer yalancıysa, yalanı kendi aleyhinedir. Eğer doğruysa, sizi tehdit ettiği şeylerden bir kısmı başınıza gelebilir. Allah, saçmalayan yalancılara asla yol göstermez.”


Mümin 29:Ey kavmim! Bugün hükümranlık sizindir ve yeryüzünün en güçlüsü sizlersiniz, fakat Allah'ın cezası başımıza gelirse, bizi ondan kim kurtaracak?” Firavun dedi ki: “Ben size, ancak doğru gördüğümü gösteriyorum ve ben sizi ancak, doğru yola götürüyor ve o yola çağırıyorum.”

Mümin 30: Bunun üzerine o inanan adam: “Ey kavmim!” diye haykırdı. “Ben peygamberleri yalanlayan toplulukların uğradıkları bir günün azabına uğrayacaksınız diye korkuyorum,

Mümin(35) Onlar kendilerine gelmiş hiçbir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında tartışan kimselerdir. Bu ise Allah katında ve iman edenler katında büyük öfke ve gazap gerektiren bir iştir. Allah, her kibirli zorbanın kalbini işte böyle mühürler.

Mümin 49:Ateşte olanlar cehennem bekçilerine, "Rabbinize yalvarın da (hiç değilse) bir gün bizden azabı hafifletsin" derler.

Mümin (60) Rabbiniz şöyle dedi: "Bana dua edin, duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir halde cehenneme gireceklerdir."

Mümin(76) Onlara, "Ebedî kalmak üzere cehennem kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!" (denir).


(Fussilet-iniş ırası 61)
Fussilet
(19) Allah'ın düşmanlarının, toplanıp yığın yığın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla!

Fussilet
(20) Nihâyet cehenneme vardıklarında, kulakları, gözleri ve derileri, yapmış oldukları işler hakkında, kendileri aleyhine şahitlik ederler.

Fussilet
(24) Şimdi eğer dayanabilirlerse artık cehennem onların yeridir! Eğer Allah'ın rızasını kazandıracak amelleri işlemeye izin isteseler onlara izin verilmez.


(Şûra-İniş sırası 62 Mekke)
Şura(7) Böylece biz sana Arapça bir Kur'an vahyettik ki, şehirlerin anası olan Mekke'de ve çevresinde bulunanları uyarasın. Hakkında asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları uyarasın. Bir grup cennette, bir grup ise cehennemdedir.

Şûra 48: “Ey Muhammed, eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, biz seni onlara bekçi göndermedik, sana düşen sadece tebliğdir”


(Casiye-iniş sırası 65 Mekke)
Casiye 23: Hevâ ve hevesini tanrı edinen ve Allah'ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâla ibret almayacak mısınız?


(Gaşiye iniş sırası 68 Mekke)
Gaşiye  21-26: O halde (Resûlüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin. Ancak yüz çevirip inkâr edene gelince, işte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır. Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.

(Kehf-İniş sırası 69 Mekke)

Kehf
(29) De ki: "Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin." Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.

Kehf
(101) O gün cehennemi; gözleri Zikr'ime (Kur'an'a) karşı perdeli olan ve onu dinleme zahmetine dahi katlanamayan kafirlerin karşısına (bütün dehşetiyle) dikeriz!

Kehf 102: İnkâr edenler, Beni bırakıp kullarımı veliler
edindiklerini mi sandılar? Gerçekten Biz cehennemi kafirler için bir durak
olarak hazırlamışız.

Kehf
(106) İşte böyle. İnkar etmeleri, âyetlerimi ve Peygamberlerimi alay konusu yapmaları yüzünden onların cezası cehennemdir.

(Nahl-iniş sırası 70)

Nahl
(29) "Haydi, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!"

Nahl 93.Eğer Allah dileseydi, sizi tek bir ümmet kılardı; ancak dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir. Yaptıklarınızdan muhakkak sorumlu tutulacaksınız.
Nahl(108) İşte onlar, Allah'ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte onlar gafillerin ta kendileridir.

İbrahim-İniş sırası 72)

İbrahim 13: Kâfir olanlar, peygamberlerine dediler ki: Ya sizi yurdumuzdan çıkarırız, ya da bizim dinimize dönersiniz. Rableri, onlara: “Mutlaka zalimleri helak edeceğiz” diye vahyetti

İbrahim 14: 'Ya bizim dinimize dönersiniz ya da sizi memleketimizden çıkarırız' dediler. Rableri peygamberlere: 'Biz, haksızlık edenleri yok edeceğiz, onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden korkan içindir.' Diye vahyetti.

İbrahim
(16) Hüsranın ardından da cehennem vardır. Orada kendisine
irinli su içirilecektir.


(Enbiya-iniş sırası 73)

Enbiya
(29) İçlerinden her kim, "Allah'tan başka ben de şüphesiz bir ilahım" derse böylesini cehennemle cezalandırırız. İşte biz zalimleri böyle cezalandırırız.


Enbiya
(98) Hiç şüphesiz siz ve Allah'tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.

(Secde-iniş sırası 75)
Secde 13. Biz dileseydik, elbette herkese hidayetini (inancını) verirdik. Fakat, “Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım” diye benden kesin söz çıkmıştır.


(Mülk-iniş sırası 77)

Mülk
(6) Rablerini inkar edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü varılacak yerdir orası!


Mülk
(8) Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacaktır! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, "Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?" diye sorarlar.

(Naziat-iniş sırası 81)

Naziat
(36) cehennem, görenler için apaçık bir şekilde gösterilir.

Naziat
(39) Kim azgınlık eder ve dünya hayatını tercih ederse, şüphesiz, cehennem onun sığınağıdır.
(Rum-iniş sırası 84)
Rum(59) Allah, bilmeyenlerin kalplerini işte böyle mühürler.
(Ankebut-iniş sırası 85)
Ankebut 46:İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap Ehliyle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. 
Ve deyin ki: "Bize ve size indirilene iman ettik; bizim ilahımız da, sizin ilahınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuz."
 

(Hadid-iniş sırası 94)
Hadid
(19)
Allah'a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (sözü özü doğru kimseler) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır. İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir.


(Rahman-iniş sırası 97)
Rahman
(44) Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler.

(Enbiya -İniş sırası 73 Mekke)
Enbiya 98: Gerçekten siz de, Allah’ın dışında taptıklarınız
da
cehennemin odunusunuz, siz ona varacaksınız.

(Secde -İniş sırası 75 Mekke)
Secde 13: Eğer biz dilemiş olsaydık, her bir nefse kendi
hidayetini verirdik. Fakat benden çıkan şu söz gerçekleşecektir:
“Andolsun,
cehennemi cinlerden ve insanlardan (İnkâr edenlerle) tamamıyla dolduracağım.”

(Mülk-İniş sırası 77 Mekke)
Mülk 7: İçine atıldıkları zaman, kaynayıp-feveran ederken onun korkunç homurtusunu işitirler.

(Tur-iniş sırası 76)

Tur
(14) cehennem ateşine itilip atılacakları gün onlara, "
İşte bu yalanlamakta olduğunuz ateştir" denilir.

Tur
(18) Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar. Rableri onları cehennem azabından korumuştur.


(Nebe-İniş sırası 80 Mekke)
Nebe 23: Bütün zamanlar boyunca içinde
kalacaklardır.

(Rum-iniş sırası 84)

Rum(59) Allah, bilmeyenlerin kalplerini işte böyle mühürler.

(Ankebut-iniş sırası 85)

Ankebut (25) İbrahim onlara dedi ki: "Sırf aranızda dünya hayatına mahsus bir sevgi (ve çıkar) uğruna Allah'ı bırakıp bir takım putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde kiminiz kiminizi inkar edip tanımayacak; kiminiz kiminize lanet edecektir. Barınağınız cehennem olacaktır. Yardımcılarınız da olmayacaktır."

(Bakara -İniş sırası 87 Medine)

Bakara 6,7: Küfre sapanlara gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlarca aynıdır. İman etmezler. Allah kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş; gözlerine de perde inmiştir. Bunların hakkı pek büyük bir azaptır.

Bakara 24: Ama yapamazsanız -ki kesin olarak
yapamayacaksınız- bu durumda
kafirler için hazırlanmış ve yakıtı insanlar ile
taşlar olan ateşten sakının.

Bakara 109: Allah bize de kitap verdi, diyenlerin pek çoğu, kıskançlıklarından dolayı sizi, imandan sonra Allah'tan gelen gerçekleri örtbas ederek kafirliğe çevirmek isterler. Hatta gerçekler, kendilerine besbelli olduktan sonra bile. Ey iman edenler! Buna karşılık siz Allah'ın bu konudaki emri gelinceye kadar onları hoş görün, bırakın. Şüphesiz Allah'ın herşeye gücü yeter.

Bakara
(119)
Şüphesiz biz seni hak ile; müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemlik olanlardan sorumlu tutulacak değilsin.

Bakara 171 kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler.

Bakara 191: Onları yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne/baskı ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram’da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. Eğer sizinle çarpışmaya girerlerse siz de onları öldürün. İşte böyle verilir küfre sapanların cezası!”



Bakara 193: Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de
yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse
zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.

Bakara 217: Sana, savaş haram olan ayda savaşı soruyorlar. De ki: O ayda savaş büyük bir günahtır. Fakat insanları Allah yolundan çıkarmak, onu inkâr etmek, halkı Mescid-i Harâm'dan menetmek ve mescit ehlini, oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitneyse adam öldürmeden de beterdir. Gücü yeterse sizi dininizden döndürmedikçe sizinle savaştan geri kalmaz onlar. Sizden birisi dininden döndü de kâfir olarak öldü mü işlediği hayırlı işler, dünyada da heder olup gitmiş demektir, âhirette de. Onlardır ateş ehli, orada da ebedîyen kalırlar.

Bakara: 244: Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, her
şeyi işitir ve bilir

Bakara 256: Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir.



(ENFAL -iniş sırası 88 medine)

ENFAL 12: Hani Rabbin meleklere: «Muhakkak ben sizinle beraberim; haydi iman edenlere destek olun; Ben kâfirlerin yüreğine korku salacağım; vurun boyunlarına! Vurun onların bütün parmaklarına! diye vahyediyordu.

Enfal 13. Çünkü onlar Allah’a ve Peygamber’ine karşı koydular. Kim ki Allah’a ve Peygamber’ine karşı koyarsa, bilsin ki Allah’ın azabı şiddetlidir.
Enfal 14. İşte size Allah’ın azabı! Şimdi tadın onu! Kâfirlere bir de ateş azabı vardır.
Enfal 17. Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Resulüm! Attığın zaman sen atmadın, Allah attı. Allah bunu, müminleri güzel bir imtihana tâbi tutmak için yapmıştı. Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir.

Enfal 18. İşte bu güzel imtihan böyledir. Allah kâfirlerin düzenini bozup yok eder.

Enfal 20. Ey iman edenler! Allah’a ve Resul’üne itaat edin, işitip durduğunuz halde ondan dönmeyin.

Enfal 30. Hani inkar edenler seni bağlayıp hapsetmek, öldürmek veya (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarken Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
Enfal 34. Onlar Mescid-i haram’ın hizmetine ehil olmadıkları halde müminleri oradan geri çevirirlerken Allah onlara ne diye azap etmeyecek? Onun gerçek dostları (mütevellisi) ancak takvâ sahipleridir. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.
Enfal 35. Onların Beytullah’ın yanındaki duâları da ıslık çalmak ve el çırpmaktan ibarettir. Küfre girmiş olmanıza karşılık tadın azabı!
Enfal 37. Bu, Allah’ın murdarı temizden (kâfiri müminden) ayırıp, bütün murdarları üstüste koyarak, topunu bir araya yığması ve cehenneme atması içindir. İşte onlar mahvolanlardır.
Enfal 38. Kâfirlere söyle: Eğer vazgeçerlerse, geçmiş (günahları) kendilerine bağışlanacaktır. Tekrar dönerlerse, eskilerin başına gelenler onların da başına gelecektir.
Enfal 39. Fitneden eser kalmayıp ve din de tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını görendir.
Enfal 40. Yok vazgeçmez de yüz çevirirlerse, artık bilin ki Allah sizin sahibinizdir. O ne güzel Mevlâ, ne güzel yardımcıdır!
Enfal 41. Eğer Allah’a ve hak ile bâtılın ayrıldığı, iki ordunun birbiri ile karşılaştığı günde, kulumuza indirdiğimize inanmış iseniz, biliniz ki; ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah’ın, Resul’ünün ve yakınlarının, yetimlerin, yoksulların, yolcularındır. Allah her şeye hakkıyla kâdirdir.
Enfal 42. O zaman siz vâdinin yakın bir kenarında idiniz, onlar da uzak kenarında idiler. Kervan ise sizin daha aşağınızda (deniz sahilinde) idi. Eğer onlarla sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda anlaşamazdınız. Fakat Allah olması gereken (zafer)in olması için böyle takdir etti. Tâ ki, helâk olan, apaçık bir delil gördükten sonra helâk olsun. Yaşayan da apaçık bir delilden sonra yaşasın. Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir.
Enfal 57: Bundan dolayı onları savaş sırasında yakalarsan, kendilerinden sonrakilere de gözdağı olacak şekilde ağır bir cezaya çarptır, belki ibret alırlar.
Enfal 61. Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de yanaş ve Allah’a tevekkül et. Çünkü O işitendir, bilendir.
Enfal 65. Ey Peygamber! Müminleri savaş için coştur (teşvik et)…
Enfal 69. Elde ettiğiniz ganimetleri helâl ve temiz olarak yiyin…
Enfal 72. Doğrusu inanıp hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihat edenler ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte bunlar birbirinin dostudurlar. İnanıp hicret etmeyenlerle, hicret edene kadar sizin dostluğunuz yoktur. Fakat din uğrunda yardım isterlerse, aranızda anlaşma olmayan topluluktan başkasına karşı onlara yardım etmeniz gerekir. Allah işlediklerinizi görür.
Enfal 73. Kâfir olanlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Eğer siz bunu yapmazsanız yeryüzünde fitne ve büyük bir fesad (kargaşalık) olur.
Enfal 74: İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler ve bunları barındırıp yardım edenler, işte gerçek mümin bunlardır.) 


(Al-i İmran- İniş sırası 89 Medine)

Al-i İmran
(12) İnkar edenlere de ki: "Siz mutlaka yenilgiye uğrayacak ve toplanıp cehenneme doldurulacaksınız. Orası ne fena yataktır!"

Ali Imran 85: Kim Islamiyet'ten baska bir dine yonelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de kaybedenlerdendir.

Al-i İmran 88: (cehennemin)İçinde temelli kalıcıdırlar. Onların
azabı hafifletilmez ve onlar gözetilmezler.
Al-i İmran
(116) İnkar edenlerin ne malları ne evlatları, onlara Allah'a karşı bir yarar sağlar. İşte onlar cehennemliktirler. Onlar orada
ebedi kalacaklardır.
Al-i İmran 151: Kendisi hakkında hiç bir delil indirmediği şeyi
Allah’a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız.
Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür.

Al-i İmran 157: Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz,
şunu bilin ki, Allah'ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün
şeylerden daha hayırlıdır

Al-i İmra 200: Ey iman edenler! Din düşmanlarının eziyetlerine sabredin. Onlarla olan cihadda üstün gelmek için, sabır yarışı yapın. Sınır boylarında kâfirlere karşı cihad için nöbet bekleyin ve Allah’tan korkun ki, kurtuluşa eresiniz.


(Mümtehine-iniş sırası 91 Medine)

Mümtehine 1:Ey iman sahipleri! Düşmanımı ve düşmanınızı dostlar yerine tutmayın! Onlar, size haktan geleni inkar ettikleri, Rabbiniz Allah’a inandığınız için Peygamber’i ve sizi yurdunuzdan çıkardıkları halde, siz onlara sevgi sunuyorsunuz. Benim yolumda gayret sarfetmek, benim hoşnutluğumu kazanmak için seferber olduğunuz halde, içinizde onlara sevgi gizliyorsunuz. Sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da en iyi ben bilirim. Sizden kim bunu yaparsa denge yolundan sapmış olur.”


Mümtehine 2: "Şayet onlar, sizi ele geçirirlerse; size düşman kesilirler. Kötülükle ellerini ve dillerini uzatırlar. Ve sizin kafir olmanızı isterler."

Mümtehine 4. İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda sizin için gerçekten güzel bir misal vardır. Onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz de bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir." Yalnız İbrahim'in babasına: "Andolsun ki senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez." sözü hariç. "Ey Rabbimiz! Sana güvendik, sana yöneldik, dönüş sanadır."

Mümtehine 7. Umulur ki Allah sizinle düşmanlarınız arasına bir sevgi koyar. Allah kâdirdir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

(iniş sırası 91 Medine) Mümtehine 8. Allah din uğrunda sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve adil davranmanızı yasak kılmaz. Şüphesiz ki Allah adaletli olanları sever.
Mümtehine 9. Allah sizi, ancak din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanıza yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir.

(Nisa -İniş sırası 92 Medine)

Nisa
(14)
Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve onun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.

Nisa 55. Onlardan bir kısmı ona iman etti, kimi de ondan yüz çevirdi. Çılgın bir ateş olarak cehennem yeter!
Nisa 56. Âyetlerimizi inkâr edip kâfir olanları yakında bir ateşe sokacağız. Derileri piştikçe, azabı artsın diye kendilerine yeni deriler vereceğiz. Şüphesiz ki Allah Azîz’dir, hikmet sahibidir.
Nisa 57. İman edip sâlih amel işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada ebedî kalacaklardır. Onlar için orada tertemiz eşler vardır. Biz onları koyu bir gölgeye koyacağız.
Nisa 60. Resulüm! Sana indirilen Kur’an’a ve senden önce indirilen kitaplara inandıklarını ileri sürerek boş iddiâlarda bulunanları görmüyor musun? Oysa onlar Tağut’un önünde muhakeme edilmelerini isterler. Oysa onu tanımamakla emrolunmuşlardı. Şeytan da onları büsbütün saptırmak istiyor.
Nisa 61. Onlara: “Allah’ın indirdiği Kur’an’a ve Peygamber’e gelin!” denildiği zaman, münafıkların senden büsbütün uzaklaştıklarını görürsün.
Nisa 63. Onlar Allah’ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir. Onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve içlerine tesir edecek güzel sözler söyle.
Nisa 64. Biz hiçbir peygamberi, Allah’ın izni ile kendisine itaat edilmesinden başka bir hikmetle göndermedik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri vakit, sana gelip de Allah’tan tevbekâr olarak günahlarının bağışlanmasını isteselerdi ve Peygamber de kendileri için af isteyiverseydi, elbette Allah’ı affedici ve merhametli bulurlardı.
Nisa 65. Hayır, öyle değil!.. Rabbin hakkı için! Onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükümden dolayı yüreklerinde hiçbir sıkıntı, bir burukluk duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.
Nisa 69. Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle, sâlihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel birer arkadaştırlar!
Nisa 71. Ey iman edenler! Bütün tedbirlerinizi alın. Birlikler halinde savaşa çıkın veya toptan seferber olun.
Nisa 74. Öyleyse dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır ve öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.
Nisa 75. Size ne oluyor ki Allah yolunda savaşmıyorsunuz? Halbuki zayıf (güçsüz) erkekler, kadınlar ve çocuklar: “Ey Rabbimiz! Bizi, halkı zâlim olan şu şehirden çıkar, bize kendi katından bir veli ver, bize kendi katından bir yardımcı ver.” diyorlar.
Nisa 76. İman edenler Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de Tâğut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostları ile savaşın! Şüphesiz ki şeytanın hilesi zayıftır.
Nisa 77. Kendilerine: “Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin.” denilen kimseleri görmedin mi? Üzerlerine savaş farz kılınınca içlerinden bir grup, insanlardan Allah’tan korkar gibi, hatta daha fazla korkmaya başladılar. “Rabbimiz! Bize savaşı niçin farz kıldın? Bizi yakın bir süreye kadar tehir etsen (savaş emrini bir süre geciktirsen) olmaz mıydı?” dediler. Onlara de ki: “Dünyanın geçimliği azdır, Allah’tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır. Size zerre kadar zulmedilmez.”
Nisa 80. Peygamber’e itaat eden, muhakkak Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onların üzerine bekçi göndermedik.
Nisa 84. Allah yolunda savaş! Sen ancak kendinden sorumlusun. İman edenleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah kâfirlerin gücünü kırar. Gücü en şiddetli olan ve cezası en ağır olan Allah’tır.

Nisa 88.Size ne oldu da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Halbuki Allah onları kendi ettikleri yüzünden baş aşağı etmiştir (küfürlerine döndürmüştür). Allah'ın saptırdığını doğru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığı kimse için asla (doğruya) yol bulamazsın!


Nisa 89.  Onlar kendileri küfrettikleri gibi, sizin de küfretmenizi isterler. O halde onlar, Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse; bulduğunuz yerde onları öldürün ve onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinin."

Nisa 93. Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.

Nisa 94. Ey iman edenler! Allah yolunda cihada çıktığınız zaman iyice araştırın. Size selâm verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: “Sen mümin değilsin!” demeyin. Çünkü Allah’ın katında sayısız ganimetler vardır. Siz de önceden böyle idiniz de Allah size lütfetti. O halde iyice araştırın. Şüphesiz ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
Nisa 95. Müminlerden özür sahibi olmaksızın oturanlar ile, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmazlar. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri derece bakımından oturanlardan çok üstün kıldı. Bununla beraber Allah ikisine de cenneti vâdetmiştir. Fakat cihad edenleri oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
Nisa 97. Melekler nefislerine zulmedenlerin canlarını alırken: “Siz ne işde idiniz?” derler. Onlar da: “Biz yeryüzünde zayıf (çaresiz) idik.” derler. Melekler: “Allah’ın arzı geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!” derler. İşte onların barınakları cehennemdir. Orası gidilecek ne kötü yerdir!
Nisa 115. Hidayet kendisine apaçık belli olduktan sonra, peygambere muhalefet edip inananların yolundan başkasına uyan kimseyi döndüğü yolda bırakırız. Ahirette de kendisini cehenneme sokarız. Ne kötü bir dönüş yeridir orası!

Nisa 116. Allah kendisine ortak koşulmasını aslâ bağışlamaz. Ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa, çok uzak bir sapıklığa düşmüş olur.

Nisa 117. Onlar Allah’ı bırakıp dişi putlara tapıyorlar, böylece onlar inatçı azgın şeytandan başkasına tapmıyorlar.

Nisa 137. İman edip inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını artıranları Allah ne bağışlayacak ne de doğru yola iletecektir.

Nisa 139. Onlar müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Bilsinler ki şeref ve kudret tamamen Allah’a âittir.
Nisa 140. Allah Kitap’ta size şunu indirmiştir: “Allah’ın âyetlerine küfredildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe yanlarında oturmayın. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz.” Şüphesiz ki Allah münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde bir araya toplayacaktır.
Nisa 144. Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Allah’ın aleyhinize apaçık ferman vermesini mi istersiniz?
Nisa 145. Münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar. Artık onlar için hiçbir yardımcı bulamazsın.
Nisa 150. Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isterler. “Kimine inanırız kimine inanmayız.” derler. Bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isterler.
Nisa 151. İşte onlar gerçek kâfirlerin tâ kendileridirler. Biz de kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Nisa 152. Allah’a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince; işte onlara Allah mükâfatlarını verecektir. Allah çok bağışlayıcıdır ve çok merhametlidir.
Nisa(155) Verdikleri sağlam sözü bozmalarından, Allah'ın âyetlerini inkar etmelerinden, peygamberleri haksız yere öldürmelerinden ve "kalplerimiz muhafazalıdır" demelerinden dolayı (başlarına türlü belalar verdik. Onların kalpleri muhafazalı değildir), tam aksine inkarları sebebiyle Allah onların kalplerini mühürlemiştir. Artık onlar inanmazlar.
Nisa 156. Bir de inkâr etmelerinden, Meryem’in üzerine büyük bir iftira atmalarından.
Nisa 157. Ve “Allah’ın Resul’ü Meryem oğlu İsâ Mesih’i öldürdük!” demelerinden ötürü. Halbuki onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara, benzer gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düştüler, bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler. Bu hususta bir bilgileri yoktur, sadece zanna uyuyorlar. Kesin olarak onu öldürmediler.
Nisa 158. Bilakis Allah onu kendi katına yükseltti. Allah Azîz’dir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Nisa 159. Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce İsâ’ya muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o onlara şâhit olacaktır.
Nisa 155. Sözlerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve: “Kalplerimiz perdelidir.” demeleri sebebiyle (lânete uğramışlardır). Hayır! Tam aksine, küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur. Pek azı hariç, artık onlar iman etmezler.
Nisa 160. Yahudilerin; Yaptıkları zulümleri sebebiyle, kendilerine (daha önce) helâl kılınan temiz şeyleri onlara haram kıldık. Ve birçok kimseleri Allah yolundan çevirmelerinden dolayı.
Nisa 162. Fakat içlerinde ilimde derinleşmiş olanlar ve müminler sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. Namazı kılanlar, zekatı verenler, Allah’a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte biz onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.
163. Biz Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmâil’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsâ’ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun’a, Süleyman’a da vahyettik. Davut’a da Zebur’u verdik.
Nisa 164. Bir kısım peygamberlerin kıssalarını sana daha önce anlattık, bir kısmını ise sana anlatmadık. Allah Musa ile de konuşmuştu.
Nisa 167. Şüphesiz ki inkâr edip insanları Allah yolundan çevirenler, Hakk’tan çok uzak bir sapıklıkla saptılar.
Nisa 168. İnkâr edenleri ve zulmedenleri Allah bağışlamaz. Onları (doğru) bir yola da iletmez.
Nisa 169. (Gidecekleri yol) cehennem yolundan başka bir yol değildir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. Bu da Allah’a çok kolaydır.
Nisa 171. Ey ehl-i kitap! Dininizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsâ Mesih, Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve O’ndan bir ruhtur. Allah’a ve peygamberlerine inanın, üçtür demeyin. Sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde olanların hepsi O’nundur. Vekil olarak Allah yeter!
Nisa 172. Mesih de, Allah’a yaklaştırılmış mukarreb melekler de, Allah’a kul olmaktan aslâ çekinmezler. Kim O’na kulluktan çekinir ve büyüklük taslarsa, bilsin ki O, hepsini huzuruna toplayacaktır.
(Hadid-iniş sırası 94

Hadid 10: Mekke’nin fethinden önce malını veren ve cihad edene, fetihten sonra malını dağıtan ve cihad edenden daha büyük derece vardır. Allah, hepsine Cenneti vaat etti.


(Muhammed-İniş sırası 95 Medine)

MUHAMMED-4: "Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda boyunlarını vurun; sonunda onlara üstün geldiğinizde onları esir alın; savaş sona erince onları ya karşılıksız, ya da fidye ile salıverin; Allah dilemiş olsaydı, onlardan başka türlü öç alabilirdi, bunun böyle olması, kiminizi kiminizle denemek içindir. Allah, kendi yolunda öldürülenlerin işlerini boşa çıkarmaz."
Muhammed(16) Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıktıkları zaman (alay ederek), kendilerine bilgi verilmiş olanlara, "Az önce ne söyledi?" derler. İşte bunlar, Allah'ın, kalplerini mühürlediği ve nefislerinin arzularına uyan kimselerdir.

Muhammed 12:  Şüphesiz Allah, iman edip salih
amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler
ise, metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir
konaklama yeridir.



Muhammed 15. Takva sahiplerine vaadedilen cennetin durumu şudur ki; içinde kokusu değişmeyen sudan nehirler, tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet veren şaraptan nehirler ve saf (süzülmüş) baldan nehirler bulunur. Onlar için orada her çeşit meyve bulunur ve (onlar için) Rab’lerinden mağfiret vardır. (Bunların durumu), ateşte devamlı kalacak olan ve hamîm (sıcak kaynar su) içirilen, bu sebeple bağırsakları parçalanan kimsenin durumu gibi midir?

Muhammed 24 Bunlar Kur’an üzerinde akıl yormazlar mı? Yoksa kalp­leri üzerinde kilitler mi vardır?


(Rad-İniş sırası 96)

Rad
(5) Eğer şaşacaksan, asıl şaşılacak olan onların, "Biz toprak olunca yeniden mi yaratılacakmışız?" demeleridir. İşte bunlar Rablerini inkar edenlerdir. İşte onlar boyunlarına demir halkalar vurulanlardır ve işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

Rad
(18) Rablerinin emrine uyanlar için mükâfâtın en güzeli vardır. Ona uymayanlar ise, yeryüzünde olan her şey ve onun yanında bir katı daha kendilerinin olsa, kurtulmak için hepsini kurtuluş fidyesi olarak verirlerdi. İşte hesabın kötüsü bunlar içindir. Varacakları yer de cehennemdir. O ne kötü yataktır!



Rad 35: Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup sakınanların (mutlu) sonudur, inkâr edenlerin sonu ise ateştir.

(Beyyine-iniş sırası 100 Medine)

Beyyine 6: Şüphesiz, kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr
edenler, içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar, yaratılmışların en kötüleridir.


(Nur-iniş sırası 102)

Nur
(57) İnkâr edenlerin (Allah'ı) yeryüzünde aciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o!


(Hac -İniş sırası 103 Medine)

Hac 14: Muhakkak ki Allah, iman edip iyi davranışlarda bulunan kimseleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere kabul eder. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar.
Hac 19. İşte birbirine hasım iki zümre. Bunlar Rableri hakkında çekiştiler. Kâfirler için ateşten elbiseler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar su dökülür.
Hac 20. Bununla karınlarındaki şeyler ve derileri eritilir.
Hac 21. Bir de onlar için demirden kamçılar vardır.
Hac 22. Her ne zaman ateşten, onun ıstırabından çıkmak isteseler, her defasında geri çevrilirler ve onlara: “Yangın azabını tadın!” denilir.
Hac 23. Şüphesiz ki Allah iman edip sâlih amellerde bulunanları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. Orada altın bilezikler takınırlar ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri de ipektir.
Hac 38: Allah, iman edenleri korur. Şüphesiz Allah, hain ve kâfirlerin hiçbirini sevmez.
Hac 39: Zulme uğramaları sebebiyle savaşanlara (savaşmaları için) izin verildi. Ve şüphesiz Allah, onlara yardıma muhakkak ki kaadirdir.
Hac 40:"Onlar ki; haksız yere ve sadece: Rabbımız Allah'tır dedikleri için yurtlarından çıkarılmışlardır. Şüphesiz ki Allah; insanların bir kısmını diğerleriyle bertaraf etmeseydi; manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın adı çok anılan mescidler yıkılır giderdi. Allah; kendisine yardım edenlere elbette yardım eder. Şüphesiz ki Allah; Kavi'dir, Aziz'dir."
Hac 46: (sana karşı çıkanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lakin göğüsler içindeki kalpler kör olur.
Hac
(51) Âyetlerimizi geçersiz kılmak için çaba gösterenler var ya, işte onlar cehennemliklerdir.
Hac Suresi, 72) Onlara karşı apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, sen o inkâr edenlerin yüzlerindeki ‘red ve inkarı’ tanıyabilirsin. Neredeyse, kendilerine karşı ayetlerimizi okuyanın üzerine çullanıverecekler. De ki: “Size, bundan daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş... Allah, onu inkâr edenlere va’detmiş bulunmaktadır; ne kötü bir duraktır.”


(Münafikun-iniş sırası 104)
Münafikun (3) Bu, onların önce iman edip sonra inkar etmeleri, bu yüzden de kalplerine mühür vurulması sebebiyledir. Artık onlar anlamazlar.

(Mücadele-iniş ırası 105)

Mücadele
(8)
Gizlice konuşmaktan menedilip de, menedildikleri şeyi işleyen ve günah, düşmanlık ve peygambere isyanı konuşanları görmedin mi? Sana geldiklerinde Allah'ın seni selamlamadığı selamla selamlıyorlar. İçlerinden de, "Söylediklerimizden dolayı Allah bize azap etse ya!" diyorlar. cehennem onlara yeter! Oraya girecekler. Ne kötü varış yeridir orası!

Mücadele
(17) Onların malları da, evlatları da Allah'a karşı kendilerine bir yarar sağlamayacaktır. Onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

(Hucurat-iniş sırası 106)

Hucurat 15: Müminler ancak Allah'a ve Resûlüne iman eden,
ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla
savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.


(Tahrim-iniş sırası 107)

Tahrim
(9)
Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!



(Tegabun-iniş sırası 108)

Tegabun
(10)
İnkar eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, içinde ebedi kalmak üzere cehennemliklerdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!


(Saf-İniş sırası 109 Medine)

Saf 10. Ey iman edenler! Elem verici, can yakıcı bir azaptan sizi kurtaracak bir ticaret yolunu göstereyim mi size?

Saf 11. Allah'a ve Resul'üne imanda sebat eder, Allah yolunda mallarınızla canlarınızla cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok daha hayırlıdır.

Saf 12. Böyle yaparsanız Allah günahlarınızı size bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerinde hoş yerlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.

Saf 13. Bundan başka, seveceğiniz bir şey daha var. Allah'tan bir yardım ve yakın bir fetih. Müminleri müjdele!


(Fetih-iniş sırası 111)

Fetih
(6)
Bir de, Allah'ın, hakkında kötü zanda bulunan münafık erkeklere ve münafık kadınlara, Allah'a ortak koşan erkeklere ve Allah'a ortak koşan kadınlara azap etmesi içindir. Kötülük girdabı onların başına olsun! Allah onlara gazap etmiş, onları lanetlemiş ve kendilerine cehennemi hazırlamıştır. Orası ne kötü bir varış yeridir!

Fetih 19: Yine onları elde edecekleri birçok ganimetlerle
de mükâfatlandırdı. Allah üstündür, hikmet sahibidir.

Fetih 20: Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimet
vadetmiştir. (Bu ganimetlerden) işte şunları hemen vermiş ve insanların ellerini
sizden çekmiştir ki bu, müminlere bir işaret olsun ve sizi dosdoğru yola
iletsin.

Fetih 69: Artık elde ettiğiniz ganimetten helal ve temiz
olarak yeyin. ve Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah bağışlayan, merhamet
edendir.


(Mâide -İniş sırası 112 Medine)

Maide
(10)
İnkar edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir.

Mâide 33 .  Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların (İslamiyet’i kabul etmeyenlerin, karşı çıkanların) cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.


Maide 35: Ey iman edenler! Allah'tan korkun. O'na
yaklaşmaya yol arayın ve yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.


Maide 37: (Orada) Ateşten çıkmak isterler, ama ondan
çıkacak değiller. Onlar için sürekli bir azab vardır.

Maide 54. “Ey inanlar! İçinizden kim dininden dönerse şunu bilsin: Allah, yakında, kendilerini sevdiği ve kendisini seven, müminlere karşı boynu bükük, kafirlere karşı başı dik bir topluluk getirecektir. Bunlar Allah yolunda savaşırlar, hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu, Allah’ın dilediğine yönelttiği bir lütuftur. Allah, yaratılışı ve yarattıklarını genişletir, her şeyi bilir.”


Maide
(86) İ
nkar edenlere ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehennemliklerdir.


(Tevbe -İniş sırası 113 Medine) 

Tevbe 1. Allah’tan ve Resul’ünden, andlaşma yaptığınız müşriklere bir ihtardır.
Tevbe 2. Ey müşrikler! Bundan böyle yeryüzünde dört ay daha istediğiniz gibi gezip dolaşın. İyi bilin ki siz Allah’ı âciz bırakacak değilsiniz. Allah kâfirleri mutlaka perişan edecektir.
Tevbe 3. Ayrıca Hacc-ı ekber gününde Allah ve Resul’ünden insanlara bir ilândır. Allah ve Resul’ü müşriklerden uzaktır. Eğer hemen tevbe ederseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Ve eğer yüz çevirirseniz, iyi bilin ki siz Allah’ı âciz bırakacak değilsiniz. O kâfirlere acıklı bir azabı müjdele!
Tevbe 4. Ancak kendileriyle andlaşma yaptığınız müşriklerden size olan ahidlerinde hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinizde hiçbir kimseye yardımda bulunmamış olanlar bu hükmün dışındadır. Siz de onlarla olan andlaşmalarınızın hükümlerini, kendilerine tanıdığınız süreye kadar tamamlayın. Şüphesiz ki Allah muttakileri sever.
Tevbe 5. Haram aylar çıkınca artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayın, hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse onları serbest bırakın. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.
Tevbe 6. Eğer müşriklerden biri senden eman dilerse ona eman ver. Tâ ki Allah’ın kelâmını dinlesin. Sonra onu güven içinde bulunacağı yere kadar ulaştır. Çünkü onlar gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler.

Tevbe 12: Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar
ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine karşı savaşın. Çünkü onlar
yeminleri olmayan adamlardır. (Onlara karşı savaşırsanız) umulur ki küfre son
verirler.

Tevbe 14: Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle
onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin
toplumun kalplerini ferahlatsın.

Tevbe 16:Yoksa, Allah, sizden, cihad edip Allah,
Peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri ortaya
çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır.


Tevbe 19. Siz hacılara su dağıtma işi ile Mescid-i haram’ı onarma işini; Allah’a ve ahiret gününe inananla, Allah yolunda cihad edenle bir mi tutuyorsunuz? Halbuki onlar Allah katında eşit değildirler. Allah zâlimler gürûhunu hidayete erdirmez.

Tevbe 20. İman edenler, hicret edenler, mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katında büyük dereceye sahiptirler. Kurtuluşa erenler de işte onlardır.

Tevbe 21. Rableri onları kendi katından bir rahmet ve hoşnutluk ile içinde tükenmez nimetler bulunan cennetlerle müjdeler.

Tevbe 22. Onlar orada ebedî kalacaklardır. Hiç şüphesiz ki Allah katında büyük bir mükâfat vardır.

Tevbe 23. Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zâlimlerdir.

Tevbe 24. Resulüm! De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz alış-verişler, hoşunuza gitmekte olan meskenler, size Allah’tan ve O’nun Peygamber’inden, Allah yolunda cihaddan daha sevgili iseler, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar gürûhunu hidayete erdirip doğru yola iletmez.”

Tevbe 28. Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktirler. Onun içindir ki bu yıllarından sonra artık Mescid-i haram’a yaklaşmasınlar. Eğer (onlarla ticaretinizin kesilmesi sebebiyle) yoksulluktan korkarsanız, Allah dilerse yakında sizi kendi lütfuyla zenginleştirir. Çünkü Allah en iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Tevbe 29. Kendilerine kitap verilenlerden Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah
ve Resul’ünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyen kimselerle, boyunlarını büküp küçülmüşler olarak elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.

Tevbe 33. Dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamber’ini hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. İsterse müşrikler hoşlanmasınlar.

Tevbe 34. Ey iman edenler! Şu bir gerçektir ki, hahamların ve rahiplerin çoğu insanların mallarını haksızlıkla yerler ve onları Allah’ın yolundan alıkoyarlar. Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda sarfedip harcamayanlara acıklı bir azabı müjdele!

Tevbe 35. O biriktirilen altın ve gümüşlerin üzerleri o gün cehennem ateşinde kızdırılır, bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanır. (Onlara denir ki:) “İşte bu kendiniz için yığdıklarınızdır. Yığdıklarınızı tadın!”

Tevbe 38. Ey iman edenler! Size ne oldu ki: “Allah yolunda elbirlik gazâya çıkın!” denilince yere mıhlanıp ağırlaştınız. Yoksa âhireti bırakıp da dünya hayatına mı râzı oldunuz? Fakat bu dünya hayatının kârı, âhiretin yanında pek az bir şeydir.

Tevbe 39. Eğer (çağrıldığınız bu gazâya) elbirlik çıkmazsanız, Allah sizi pek acıklı bir azaba uğratır. Yerinize de başka (itaatli) bir kavmi getirir. Siz o Peygamber’i hiçbir şeyle zarara uğratamazsınız. Allah her şeye hakkıyla kâdirdir.

Tevbe 41: Hafif ve ağırlıklı olarak [Kuvvetli- zayıf, genç-yaşlı, zengin-fakir, yaya-atlı, silahlı-silahsız hepiniz] savaşa çıkın, malınızla, canınızla Allah yolunda cihad edin! İyi bilin ki bu sizin için daha hayırlıdır.

Tevbe 63. Bilmiyorlar mı ki, Allah’a ve Resul’üne karşı koyan bir kimseye elbette içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu en büyük rüsvaylıktır.

Tevbe 64. Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin inmesinden çekiniyorlar. De ki: “Siz alay edin bakalım! Allah çekindiğiniz şeyi kesinlikle ortaya çıkaracaktır.”

Tevbe 65. Eğer onlara soracak olursan: “Biz sadece lâfa dalmış şakalaşıyorduk.” derler. De ki: “Allah ile, O’nun âyetleriyle ve O’nun Peygamber’i ile mi alay ediyorsunuz?”

Tevbe 66. Hiç özür beyan etmeyin! Çünkü siz inandıktan sonra inkâr ettiniz. İçinizden bir kısmını affetsek bile, suçlu olduklarından dolayı bir kısmına da azap edeceğiz.

Tevbe 68. Allah münafık erkeklere, münafık kadınlara ve kâfirlere ebedî kalacakları cehennem ateşini hazırlamıştır. Bu onlara yeter. Allah onlara lânet etmiş, rahmetinden uzaklaştırmıştır. Onlar için sürekli bir azap vardır.

Tevbe 73. Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!

Tevbe 74. Onlar, kötü bir şey söylemediklerine dâir Allah’a yemin ederler. Onlar o küfür kelimesini kesinlikle söylediler. İslâm’dan sonra küfre saptılar. Ve o başaramadıkları cinayeti tasarladılar. Halbuki intikam almaya yeltenmeleri için Allah’ın ve Resul’ünün onları lütfundan zenginleştirmiş olmasından başka bir sebep yoktu. Eğer tevbe ederlerse haklarında hayırlı olur. Şayet yanaşmazlarsa Allah onları dünyada da, ahirette de acıklı bir azaba uğratır. Yeryüzünde onları koruyacak veya onlara yardım edecek bir kimse de bulunmaz.

Tevbe 81. Allah’ın Resul’üne muhalefet etmek için (savaştan) geri kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler ve (savaşa çıkmak isteyenlere de): “Bu sıcakta sefere çıkmayın!” dediler. De ki: “Cehennem ateşi daha sıcaktır!” Keşke bilseler!

Tevbe(87) Onlar geride kalan (kadın ve çocuk)larla birlikte olmaya razı oldular ve kalpleri mühürlendi. Artık onlar anlamazlar.

Tevbe 88. Fakat o Peygamber ve onun maiyyetinde bulunan müminler, mallarıyla canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır. Saâdete erişenler de onlardır.

Tevbe 89. Allah onlar için altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.

Tevbe(93) Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir. Bunlar, geri kalan (kadınlarla) birlikte olmaya razı oldular. Allah ta kalplerini mühürledi. Artık onlar bilmezler.

Tevbe
(95) Yanlarına döndüğünüz zaman, kendilerini rahat bırakmanız için size Allah adıyla yemin edeceklerdir. Artık onların peşini bırakın. Çünkü onlar pistir. Kazandıklarının karşılığı olarak, varacakları yer de cehennemdir.

Tevbe 97. Bedevîler küfür ve nifak bakımından daha beterdir ve Allah’ın peygamberine indirdiği hükümlerin sınırlarını tanımamak ancak onlara yakışan bir tutumdur. Allah bilendir ve hikmet sahibidir.

Tevbe 98. Bedevilerden öylesi var ki, Allah yolunda sarfettiğini de angarya sayar ve sizin başınıza belâların gelmesini bekler. En kötü belâlar kendi başlarına gelsin! Allah işitendir, bilendir.

Tevbe 99. Bedevilerden öylesi de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır, harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber’in duâlarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o harcadıkları şeyler, onlar için bir yakınlıktır. Allah onları rahmetinin içine koyacaktır. Şüphesiz ki Allah bağışlayandır, merhamet edendir.

Tevbe 105. De ki: “İstediğinizi yapın! Allah da, Resul’ü de, müminler de işlediğinizi görecektir. Daha sonra gizli ve açık olanı bilen Allah’a döndürüleceksiniz. O size yapmış olduklarınızı haber verecektir.”

Tevbe 107. Zarar vermek, inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resul’üne karşı savaşmış olan (adamın gelmesini) beklemek için bir zarar mescidi kuranlar var ya: “Bizim iyilikten başka bir niyetimiz yoktu.” diye mutlaka yemin ederler. Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şâhitlik eder.

Tevbe 111. Hiç şüphesiz ki, Allah yolunda savaşıp düşmanları öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve mallarını Allah, cennet kendilerinin olmak karşılığında satın almıştır. Onlara vaad olunan cennet haktır ki, Tevrat’ta da İncil’de de ve Kur’an’da da sâbittir. Allah’tan ziyade ahdine vefa gösteren kimdir? O halde yaptığınız bu hayırlı alışverişten dolayı sevinin. İşte bu çok büyük bir saâdettir.

Tevbe
(113)
cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, -yakınları da olsalar- Allah'a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır ne de mü'minlere.

Tevbe 114. İbrahim’in, babası için mağfiret dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Onun Allah’ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. İbrahim gerçekten çok içli ve yumuşak huylu idi.

Tevbe 120. Medine halkına da onların çevresinde bulunan bedevilere de Allah’ın Peygamber’inden geri kalmak, onun canından önce kendi canlarını düşünmek yakışmaz. Çünkü Allah yolunda susuzluk, yorgunluk, açlık, kâfirleri öfkelendirecek bir yere ayak basmak ve düşmana karşı bir başarı kazanmak karşılığında mutlaka bir sâlih amel yazılır. Çünkü Allah muhsinlerin mükâfatını zâyi etmez.


Tevbe 123. Ey iman edenler! Yakınınızda bulunan kâfirlerle savaşın. Onlar sizde büyük bir azim ve sertlik görsünler. Bilin ki Allah takvâ sahipleriyle beraberdir.


Cennetten bir kesit
(Sure sırası karışık alıntılanmıştır)

Zühruf Suresi 69 / 73
69. Onlar âyetlerimize inanan ve müslüman olan (kullarım)idiler.
70. Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz!
71. Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve siz, orada ebedî kalacaksınız.
72 "İşte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur."
73." Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz" denilir.

Gaşiye:
12. Orada (cennette) devamlı akan bir pınar,
13. Yükseltilmiş tahtlar,
14.Konulmuş kadehler,
15.Sıra sıra dizilmiş yastıklar,
16.Serilmiş halılar vardır.

Nebe Suresi:
31. Kuşkusuz takva sahipleri için bir kurtuluş var
32. Bahçeler var, bağlar var.
33. Gögüsleri yeni tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.
34. Dopdolu kadehler var.


(Kehf-31) İşte onlara, alt taraflarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Onlar Adn cennetlerinde tahtlar üzerine kurularak orada altın bileziklerle bezenecekler; ince ve kalın dîbâdan yeşil elbiseler giyecekler. Ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!

(Hacc-23) Muhakkak ki Allah, iman edip iyi davranışlarda bulunanları, zemininden ırmaklar akan cennetlere kabul eder. Bunlar orada altın bileziklerle ve incilerle bezenirler. Orada giyecekleri ise ipektir.

(Fatir-33) (Onların mükâfatı), içine girecekleri Adn cennetleridir. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Orada giyecekleri elbiseleri de ipektir.

(Saffat-42) (Türlü türlü) meyveler vardır. Ve onlar ağırlanırlar.
(Saffat-43) Naîm cennetlerinde .
(Saffat-44) Tahtlar üzerinde karşılıklı otururlar.
(Saffat-45) Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.
(Saffat-46) Berraktır, içenlere lezzet verir.
(Saffat-47) O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar.
(Saffat-48) Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır.
Saffat:49 -    Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.

(Sad-51) Onlar koltuklara yaslanıp kurularak orada bir çok meyveler ve içecekler isterler.
(Sad-52) Yanlarında, eşlerinden başkasına bakmayan, kendilerine yaşıt dilbeerler vardır.

(Duhan-52) Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.
(Duhan-53) İnce ipekten ve parlak atlastan giyerek karşılıklı otururlar.
(Duhan-54) İşte böyle. Bunun yanısıra biz onları, iri gözlü hûrilerle evlendiririz.
(Duhan-55) Orada, güven içinde (canlarının çektiği) her meyveyi isterler.

Tur Suresi
(Tur-19) Onlara: Yaptıklarınıza karşılık âfiyetle yeyin,için (denilir).
(Tur-20)" Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak"Onları, ceylan gözlü hûrilerle evlendirmişizdir:
22. Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik.
23. Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar, ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır ne de günaha girme.
24. Hizmetlerine verilmiş, (kabuğunda) saklı inci gibi gençler etraflarında dönüp dolaşırlar.


Rahman
46. Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır.
47. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
48. İkisi de çeşit çeşit ağaçlarla doludur.
49. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
50. İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır.
51. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
52. İkisinde de her türlü meyveden çift çift bulunur.
53. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
54. Orada örtüleri kalın, parlak atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin meyvelerini kolayca toplarlar.
55. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
56. O cennetlerde bakışlarını yalnız erkeklerine çevirmiş eşler vardır. Bu kocalarından önce, kendilerine ne insan ne cin dokunmamıştır.
57. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
58. Onlar yakut ve mercan gibidirler.
59. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
60. İyiliğin karşılığı ancak iyilik değil midir?
61. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
62. Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.
63. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
64. Koyu yeşildirler.
65. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
66. O ikisinde de durmadan fışkıran iki kaynak vardır.
67. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
68. İçlerinde çeşitli meyveler, hurmalıklar ve nar ağaçları vardır.
69. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
70. İçlerinde güzel yüzlü kadınlar vardır.
71. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
72. Çadırlar içinde örtülü (gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş) huriler vardır.
73. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
74. Bunlara onlardan önce ne bir insan ne de bir cin dokunmamıştır.
75. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
76. Yeşil yastıklara ve harikulâde işlemeli yastıklara yaslanırlar.
77. Öyleyken Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
78. Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir!
Rad 35. Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup sakınanların (mutlu) sonudur, inkâr edenlerin sonu ise ateştir.

(Vakia-18) Maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.
(Vakia-19) Bu şaraptan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.
(Vakia-20) (Onlara) beğendikleri meyveler,
(Vakia-21) Canlarının çektiği kuş etleri,
(Vakia-22) İri gözlü hûriler,
(Vakia-23) Saklı inciler gibi.
(Vakia-24) Yaptıklarına karşılık olarak (verilir).
(Vakia-28) Düzgün kiraz ağacı,
(Vakia-29) Meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları,
(Vakia-30) Uzamış gölgeler,
(Vakia-31) Çağlayarak akan sular,
(Vakia-32) Sayısız meyveler içindedirler;
(Vakia-33) Tükenmeyen ve yasaklanmayan.
(Vakia-34) Ve kabartılmış döşekler üstündedirler.
(Vakia-35) Gerçekten biz hûrileri apayrı biçimde yeni yarattık.
(Vakia-36) Onları, bâkireler kıldık.
(Vakia-37) Eşlerine düşkün ve yaşıt.
(Nebe-31) Şüphesiz takvâ sahipleri için de başarı ödülü vardır.
(Nebe-32) Bahçeler,bağlar,
(Nebe-33) Göğüsleri yeni tomurcuklanmış yaşıt kızlar,
(Nebe-34) Ve içki dolu kâse(ler) .
(Nebe-35) Onlar orada ne boş bir lâkırdı ne de yalan işitirler.
(Nebe-36) Bunlar Rabbinin yeterli bir bağışı, mükâfatıdır.

Rad 35: Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve gölgelikleri süreklidir. Bu korkup sakınanların (mutlu) sonudur, inkâr edenlerin sonu ise ateştir.

Muhammed 15. Takva sahiplerine vaadedilen cennetin durumu şudur ki; içinde kokusu değişmeyen sudan nehirler, tadı bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet veren şaraptan nehirler ve saf (süzülmüş) baldan nehirler bulunur. Onlar için orada her çeşit meyve bulunur ve (onlar için) Rab’lerinden mağfiret vardır. (Bunların durumu), ateşte devamlı kalacak olan ve hamîm (sıcak kaynar su) içirilen, bu sebeple bağırsakları parçalanan kimsenin durumu gibi midir?

"Korku beyni felce uğratır. İlerleme cesaretten doğar. Korku inanır, cesaret şüphe eder. Korku yere düşer ve dua eder. Cesaret ayakta durur ve düşünür. Korku kaçar, cesaret ilerler. Korku barbarlıktır, cesaret uygarlık. Korku tanrılara, şeytanlara, ruhlara inanır. Korku dindir. Cesaret bilim." Robert Ingersoll