21 Eylül 2010 Salı

KADINLARDAN SAVAŞA KARŞI SÖZLER

Türkan Saylan: Biz kadınlar, bu güzel ülkede terörsüz, şiddetten uzak, farklılıklarımızla barışık, elele, yürek yüreğe yaşamın sağlanmasına öncülük etmeliyiz, edeceğiz de!..

Sırma Evcan: Kadınların "kan"la "bayrak"la başlayıp biten eylem ve söyleme karşı tavizsiz duruşu, çıkar oyunlarını mutlaka bozacaktır.

Şükran Soner: Emperyalizmin çıkarları adına, ırklar-dinler üzerinden kurulan savaş tuzaklarını kıralım.


Nur Ger: Bilelim ki, savaşınca silah ticareti yapanlara, barış içinde yaşarken insanlığa hizmet ediyoruz.


İpek İlkkaracan: Savaş kararlarını zenginler ve iktidar sahipleri alırlar; birbirlerini öldürenler ise yoksullar ve iktidardan uzak olanlardır. Savaşta en baştan kazanacağı kesin olan tek mutlak galip ise silah firmalarıdır. Silah firması sahibi değilseniz, hatta yoksulsanız savaşa gitmeyin; nasıl olsa zenginler de gitmeyecekleri için savaş da çıkmaz.

Pınar İlkkaracan: Savaş güçsüzlerin ve korkakların işidir, barış ise güç ve cesarettir.

Gönül Dinçer: Asker doğulmaz; militarist dil ve kültür, kadınları ve erkekleriyle tüm milleti asker yapabilir.

Ayşe Erzan: Savaş, terörü devlet eliyle yaygınlaştırmaktan başka bir anlama gelmiyor.

Müge İplikçi: Eskiden savaş insan doğası için bir gereksinimdi, barışsa nihai bir amaç; şimdilerde insanlığın gereksinim duyduğu barış oldu, amaç ise savaş...

Selma Acuner: Savaşarak barış kandırmacasına yeter! Silahların kanlı barışını değil, insanlığın ‘akil’ barışını istiyorum.


Aynur Doğan: Barış kendisini ötekinin yerine koyabilmek, empati kurabilmektir


Ayşe Buğra: Barışı korumak için savaşa yol açan iki unsuru iyi tanımak gerekiyor: Sorunlara siyasi çözüm üretemeyen siyasetçilerin beceriksizliği ve savaştan yarar sağlamayı uman zümrelerin kendi çıkarlarını ulusal çıkarlarla özdeşmiş gibi gösterebilme becerileri.

Fethiye Çetin: Barış hakkı; bünyesinde yaşama hakkını, şiddete, silahlanmaya, savaşa karşı çıkma ve vicdani red hakkını da barındıran bir insan hakkıdır, bütün haklar gibi kullanıldıkça ve paylaşıldıkça çoğalır.


Pınar Kür: Barış, savaş karşıtı bir kavram değildir. Barış, savaş öncesi bir umut, savaş sonrası bir özlem değildir. Su gibi, hava gibi, gülmek gibi yaşamsal bir ihtiyaçtır.

Adalet Dinamit: Unutmamalı ve unutturmamalıdır ki, savaş her zaman yıkım, acı, yoksulluk ve ölüm getiren büyük bir insanlık suçudur. Barış ise herkesin talep edebileceği temel bir insan hakkıdır.

Alin Taşçıyan: Herodot "Barış zamanı oğullar babalarını, savaş zamanı babalar oğullarını gömer" diye yazdı; Benjamin Franklin "Savaşın iyisi, barışın kötüsü olmamıştır asla" dedi; Picasso "Guernica"yı yaptı; John Lennon "Barışa bir şans verin" diye şarkı söyledi; savaş çığırtkanlığı yapmak, savaşın gerekliliğini tartışmak ancak cahillere, vicdansızlara, insafsızlara özgüdür.

Sezen Aksu: Bir bilgenin sözünü aktarmak istiyorum: “Göze göz, dünyayı kör eder.” Mahatma Gandhi

Gülriz Sururi: Barış içinde yaşamak için akıl savaşı vermek gerektiğini unutalı çok oldu.


Aynur Doğan: Barış kendisini ötekinin yerine koyabilmek, empati kurabilmektir

Ayşe Kulin: Asırlardır iç içe yaşayan Türk ve Kürt kardeşlerim, yaşama sevinci yerine ölüm acısını paylaşmak niye? Milyonlarca cana mal olan dünya savaşlarını yaşayanlar dahi sonuçta çareyi barışta buldularsa, biz çok geç olmadan bir kez daha düşünelim! Dönüşü olmayan tek yol ölüm.


Ayşe Hür: Anlamak için dinlemek gerek. Mitralyöz ve bomba sesleri arasında birbirimizi duyamayız.

Şirin Payzın: Vatanseverlikle vatan hainliği damgası arasına sıkıştırılmış bütün insanlar! Bir durup düşünün; kimin için, ne için kavga ediyoruz? Günün sonunda hepimiz insan değil miyiz? Aynı acılarla aynı sevinçlerle yoğrulan. Durup bir dakika düşünme zamanı: Nerede yanlış yaptık?


Şirin Tekeli: Diplomasisinin temel ilkesi “yurtta sulh, cihanda sulh” olan, bu sayede elli yıl boyunca (1923-1974) komşularıyla barış içinde yaşamış bir cumhuriyette tüm kadınları milliyetçi savaş kışkırtmacılığına karşı direnmeye ve barıştan yana tavır almaya çağırıyorum.

Suzan Samancı: Barışı istemeyenler karanlığı isteyenlerdir; aydınlık günler adına vazgeçilmez bir ön koşul olmalı barış! Eşitliğin ve denkliğin olduğu yerde savaşın barınması mümkün değil.




Selçuk Esenbel: Gençleri ölüme yollayan yaşlı erkekler, küresel güç odaklarının oyuncakları...


Zeynep Tanbay: Erkeklerin silahlarına, yumruklarına, savaş kararlarına değil, gözyaşlarına ihtiyacımız var barış için... Onlar en son ağladıklarında üç yaşındaydılar!


Reyhan Yalçındağ: Yitirdiğimiz her bir canla, eksiliyor insanlığımız. Yarın çocuklarımızın yüzüne utanmadan bakabilmek için, insanca yaşam için tüm gücümüzü insanlık ailesinin en büyük erdemi olan barış için harcayalım...


Melek Ulagay Taylan: Hiçbir çocuk elinde silahla doğmaz. Gelecek, gençlerimiz ellerindeki silahlardan kurtulduğu an başlayacak.


Nebahat Akkoç: Bizim çocuklarımız birbirini öldürüyor. Biri şehit olurken, diğeri katil oluyor. Oysa bütün ölümler bizim canımızı yakıyor.

Perihan Mağden: Annelerin bugün haykırması gereken cümle, ‘Benim hiçbir savaşa göndereceğim çocuğum yok’ cümlesidir.

Zeynep Oral: “Ya bendensin ya düşmandan” demeden; “kim başlattı” hesaplarına girmeden; intikam, öç aramadan, “Ama”sız, şartsız, koşulsuz, bundan böyle bir tek çocuğun bile ölmeyeceği yolları yaratmak inanın elimizde; yeter ki isteyelim!

Meral Tamer: Yeryüzünde insanın evladından daha kıymetli bir toprak parçası olabilir mi? Hiçbir annenin, ölmeye ya da öldürülmeye göndereceği evladı yoktur. Savaş kolay; zor olan barış. Barış istiyorum, bütün kadınlar adına... Acilen, hemen şimdi!


Nilüfer Tekin: Dincilik dinciliği, milliyetçilik milliyetçiliği, insanlık insanlığı doğurur…NE MUTLU İNSANIM DİYENE

www.vakitgeldi.org sitesi üzerinden siz de kendi barış cümlenizi herkese duyurabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder