20 Kasım 2014 Perşembe

Felsefe Nedir, Ne İşe Yarar?




Felsefe Nedir?


Dinlerin, felsefenin ve bilimin temel amacı aynıdır; evrene (doğa, canlı, toplum, bilinç) bir açıklama getirmektir.

Felsefe, genel olarak, gerçeklere, doğrulara ve iyiye akıl yoluyla varmaya çalışmaktır.

Felsefe temel olarak ikiye ayrılır; dinsel felsefe, bilimsel felsefe.

Felsefenin temel konusu, evrenin doğanın, bilincin, toplumun açıklanmasıdır.

Evrene önce dinsel açıklamalar getirilmiş, daha sonra bilimin gelişmesiyle bilimsel açıklamalar getirilmeye başlanmıştır.

Dinsel felsefe, doğa yasalarından bağımsız, bilinçli bir yaratıcıya (tanrıya) dayanır, doğal nedenleri doğaüstüne, bir tanrıya bağlar, bilimsel felsefe ise doğaya ve bilime dayanır, doğal nedenleri doğada arar, doğaya, doğanın yasalarına bağlar. Dinler birer dinsel felsefe oldukları gibi idealist felsefeler de birer dinsel felsefedirler.

Bilimsel materyalist felsefe ise insandan bağımsız olarak var bulunan nesnel gerçekliğe ve bilime dayanır, bilime göre değişir, gelişir. Bu da, her okuduğunu, her duyduğunu, her gördüğünü sorgulamak, akıl süzgecinden geçirmek, gerektiğinde araştırmak, bilimin yasalarına, ilkelerine, yöntemlerine, deney ve gözlemlerine, verilerine başvurmakla olur.

Felsefe (insan), bilimin henüz hiç açıklayamadığı konular üzerine de düşünebilir, bilimin az ya da çok açıkladığı konular üzerine de düşünebilir, günlük hayat üzerine de düşünebilir. Felsefe, bu konular üzerine dinsel ya da bilimsel yargılara varabilir. Felsefesel olarak varılan yargılar bilim tarafından doğrulanana kadar spekülatiftir (kurgul), bilim tarafından doğrulandıktan sonra bilim haline gelir.

Materyalist felsefe, bilimlerin anasıdır. Bilimsel materyalist felsefe, bilimle birlikte doğmuştur, ancak bilim dalları felsefeden doğmuştur. Felsefe bilimsiz, bilim de felsefesiz olamaz, felsefe tıpkı bilim gibi somut ve bilimsel gözlem ve deneyime dayalı sezgiden soyut düşünceye ve bundan da yeniden somut pratiğe geçilerek gerçekleştirilmelidir.

Bilimsel felsefe bilime dayanır, yöntemleri de aynıdır, ancak felsefeyle bilim aynı şey değildir, felsefe bilim değildir; felsefe düşüncedir, bilim ise deney, kanıt. Felsefeden kanıt istenemez, felsefeden kanıt istemek felsefeyle bilimi aynılaştırmaktır ve felsefeyi dışlamak, işlevsizleştirmektir. Felsefe düşüncelerini söyler, kaale alıp almamak, yanlışlamak, ya da doğrulamak bilime düşer ama felsefenin doğaüstüne dayanmayan, bilime dayanan, bilimin yasalarına, ilkelerine, verilerine aykırı olmayan bilimsel felsefeyi dikkate almak bilimin yararınadır! Bilimsel felsefeyi dikkate almak bilimin yararına, dinsel felsefeyi dikkate almaksa bilimin zararınadır!

“Bilimsel materyalist felsefe, bilinmeyenlerle ve yanlış bilinenlerle ilgili sorular sorar ve yanıtları tartışır..
Din, Bilinmeyenlerle ilgili kesin yargı ve hükümler verir. Sorgulamayı reddeder..

O yüzden dinciler, felsefe yapmayı kafirlik saymışlardır, oysa kendileri de dinsel bir felsefeye sahiptirler.


Bilimin ilkeleri, yasaları, kuramları ve yöntemine dayanarak bilimin verileri, bunların ne anlama geldikleri, doğru olup olmadıkları üzerine düşünmek ve bilimsel genellemelere akılla varmaya çalışmak ise bilimsel bilim felsefesidir. Bilimsel bilim felsefesidir, çünkü bilimin verilerinin, ilkelerinin, yasa ve kuramlarının çarpıtılıp tanrıya bağlandığı bilimsel olmayan bir bilim felsefesi de vardır.

Felsefe, büyük patlamadan öncesi, evrenin kendisinden ortaya çıktığı tekillik gibi bilimin henüz tam açıklayamadığı konular üzerine de düşünebilir, büyük patlamadan sonrası gibi bilimin az ya da çok açıkladığı konular üzerine de düşünebilir, bilimin yöntemleri, ilkeleri, verileri üzerine düşünüp bunları yorumlayabilir. Felsefe, bu konular üzerine doğaüstü, dinsel ya da bilimsel yargılara varabilir. Felsefesel olarak varılan yargılar bilim tarafından doğrulanana kadar felsefedir, spekülatiftir (kurgul), bilim tarafından doğrulandıktan sonra bilim haline gelir. Bu yüzden felsefe Bertrand Russell’ın dediği gibi spekülasyondur.

Dinsel felsefe, şöyle açıklanmıştır: Felsefe, Augustinus’a göre ‘Tanrı’yı bilmek’tir, ‘gerçek felsefeyle gerçek din özdeştir’ler. Tertullianus’a göre felsefe yapmak ‘dogma’yı açıklamak’tır. Anselmus’a göre de ‘inanılanı anlamaya çalışmak’tır. Skolastiklere göre felsefe akılla dogma arasındaki uygunluğun tanıtlanması’dır. Aquino’lu Thomas’a göre felsefenin konusu Tanrı’dır, felsefe Tanrı’nın tanıtlanması’dır. Scottus Eriugena’ya göre felsefe ‘inan’ın bilimi’dir, Hegel’e göre felsefe, dinin hayal ürünü olarak sunduğu şeyi, kavramsal olarak yakalamak’’ tır.

Bilimsel felsefe, Felsefe Sokrates’in dediği gibi neleri bilmediğini bilmek ve kendini bilmektir, Aristoteles’in dediği gibi ilkeler ya da ilk nedenler bilimi’dir, mutlu bir yaşam sağlamak için tasarlanmış ‘eylemsel bir sistem’dir, Platon’un dediği gibi ‘’doğruyu bulma yolunda düşünsel çalışma’’ dır, Abaclardus’un dediği gibi inanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmaktır. Epikuros’un dediği gibi her şeyin doğal bir nedeni olduğunu bilmek, doğru bilgi edinip doğru eylemde bulunmak ve insana huzursuzluk vererek insanı boş yere mutsuz eden ve en büyük mutluluk olan ataraxia durumunu bozan hayal, masal, düş ürünü doğal olmayan düşüncelerden kaçınarak doğal bir dünya görüşü edinmektir. Hegel’in dediği gibi felsefe, evreni açıklamaktır. Hegel’e göre felsefenin görevi, gerçekliği kavramaktır. Gerçeklik ise bütündür. Bütünlük ise, hareket halinde olan muhtevadır (özdür). Dolayısıyla muhteva (öz), ancak hareket içinde kavranabilir. Hegel, felsefeyi bir meta-bilim düzeyine yükseltmek istiyordu. Yani tek tek bilimlerdeki şeyler üzerinde dağınık bilgileri bir araya getirerek gerçekliği bir bütün olarak ele alan bir felsefe sistemi geliştirmişti.
Felsefe, her bilime özgü yöntemlerin tümüne yön veren genel bir bilme yöntemidir.
Demek ki yöntemini, özgül ve tikel yasalardan değil, evrensel yasalardan çıkarmak zorundadır.
Giordano Bruno’nun dediği gibi felsefe, doğayı bilmektir. Francis Bacon’un dediği gibi felsefe, deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üstünde düşünmek’tir. Auguste Comte’un dediği gibi felsefe, bütün bilimleri birleştiren bir bilim, bir bilimler bilimi’dir. Ludwig Feuerbach’ın dediği gibi felsefe, doğabilimleriyle, doğabilimleri de felsefeyle sürekli olarak bağlı kalmak zorundadır. Georges Politzer’in dediği gibi genel bir dünya anlayışıdır ki, insanların yaşam karşısındaki tüm duruşu bu anlayışın ürünüdür. Protagoras’ın dediği gibi '' Erdemli olmak kendini yönetmektir. Felsefe, erdemli olmak sanatıdır''

Diyalektik Materyalizmin dediği gibi, Felsefe, her türlü gelişmenin genel yasalarını saptayan bilimdir.  Felsefe, bilginin yolunu aramak ve onu elde etmek demektir. F. Bacon’un dediği gibi deney ve gözleme dayanan bilimsel veriler üzerinde düşünmektir.


Felsefe ne işe yarar?

Felsefesiz insan, ideoloji, siyaset, rejim ve yönetim olmaz. Yaşam, dinsel ya da bilimsel idealist ya da materyalist belli bir felsefeye göre yaşanır. Felsefe insanın kendini, diğer insanları tanımasını, evreni, doğayı, hayatı, inançları, ideolojileri, olay ve olguları, nereden gelip nereye gittiğimizi anlamasını, bunlarla ilgili bir görüş, amaç, hedef oluşturup bunlara göre yaşamasını sağlar.

Felsefe, örneğin şu sorulara dinsel ya da bilimsel açıdan bir yanıt bulmanızı sağlar:

Kişinin kendisinin veya başkalarının din hakkındaki görüşü nedir; teist mi, deist mi, panteist mi, agnostik mi, ateist mi? Siyasal görüşü nedir; dinci mi, milliyetçi mi, sosyalist mi, felsefi görüşü nedir; idealist mi, materyalist mi, Yoksa bunların ara formları, versiyonları ya da sentezleri mi? Düşünce tarzı nedir; dinsel inancı mı esas alır, bilimi mi, dinsel düşünceli mi, bilimsel düşünceli mi, ilkelliği mi sever teknoloji ve uygarlığı mı? Doğaya, hayvanlara zarar mı verir, doğasever, hayvansever mi?  Felsefesini okuyarak, araştırarak, düşünerek, sorgulayarak mı edinmiştir yoksa çevreden gördüğünü mü edinmiştir? Hayatın anlamı nedir; kulluk (kölelik) mu, mutlu olup, insanlığa katkıda bulunmak mı? Nereden gelip nereye gidiyordur: Tanrı’nın “ol”demesiyle çamurdan heykel yapıp ruh üflemesiyle yarattığı Adem’le Havva’dan mı gelmiştir yoksa diğer canlı ve cansız maddeler gibi doğa yasalarının zorunlu sonucu olarak evrimleşerek mi oluşmuştur, ölünce öteki dünyaya mı gidecektir, yoksa doğaya mı karışıp gidecektir. İnsanları değerlendirme ölçütü nedir; din, ırk, milliyet, cinsiyet, maddi durumu, fiziksel durumu mu, yoksa hak ve özgürlüklere saygısı, insanlara, insanlığa, canlılara ve doğaya verdiği değer mi? Hayattaki amacı nedir; karın doyurmak mı, para mı, cinsellik mi, insanlığa katkıda bulunmak mı? Hayata nereden bakıyor; apış arasından mı, cüzdanından mı, doğaüstünden mi, bir dünya idealinden mi, nasıl bir dünya idealinden?

Bilimsel materyalist felsefe, merak ve anlama arzusundan doğmuştur, kişide merak ve kuşku uyandırır, insana hemen her konuda akıl yürütebilmesini, sorgulama, okuma, araştırma, anlamlandırma, yorumlama ve değerlendirme yetisini geliştirmesini, sorulara açıklamalar, cevaplar, çözümler aramasını, yasalara, ilkelere, gerçeklere, doğrulara, iyiye ulaşmasını, yeni bilim dallarının ortaya çıkmasını, doğayı, kendini, insanları, toplumu ve dünyayı tanımasını, bilinçlenmesini, yaşamını daha iyi değerlendirmesini, özgürleşmesini, görüş açısının gelişmesini, önyargısız olmayı, anlayışlı, hoşgörülü, duyarlı, saygılı, yararlı, erdemli ve mutlu olmasını, anlamsızlıktan, hiçlikten kurtulup insan olmasını, insan gibi yaşamasının yollarını sağlar.
Felsefe, düşünmek, sorgulamaktır. İnsan yalnızca, tanrı var mıdır, yok mudur, madde var mıdır yok mudur,  önce düşünce (tanrı) mi vardı, yoksa madde (hep) mi vardı, gibi felsefenin temel konuları üzerine değil, günlük hayat üzerine, yaşantıları, deneyimleri üzerine de düşünür. Herkes bilinçli ya da ezbere, bilinçsiz, doğru ya da yanlış kendi felsefesini oluşturur. Bu anlamda her insan bir filozoftur, felsefe yaşamın içindedir, yaşam bir felsefe, felsefe bir yaşam şeklidir.

Felsefe, doğasal, düşünsel ve toplumsal evrenin tüm olgularının ve kesikli süreklilik içindeki her türlü gelişmenin temeli olan genel yasaları saptayan, evrensel bağımlılık, birlik ve varlık anlayışıyla bütünleyen, bilime dayanan, bilimle değişen ve güçlenen evrensel bilimdir, bilimsel veriler üstünde düşünmek ve onlardan kılgısal sonuçlar çıkarmaktır. 

Ancak, felsefe, aynı zamanda dünyayı değiştirme yöntemidir, yalnızca düşünmekle kalmayıp aynı zamanda eyleme geçmektir!

Karl Marks’ın dediği gibi filozoflar dünyayı yalnızca farklı biçimlerde yorumladılar. Oysa mesele onu değiştirmektir. Maddesel dış dünyanın belirlediği bilincimizle maddesel dış dünyayı yalnızca elini şakağına koyarak kavramak ve açıklamak değil, aynı zamanda dünyayı değiştirmektir. İnsanlık-öncesi çağını insanlık çağına dönüştürmektir.

FELSEFE, DAHA BİLİNÇLİ, DAHA İYİ BİR İNSAN, DAHA İYİ BİR DÜNYA, DAHA İYİ BİR YAŞAMDIR!

Ancak, ne yazık ki genel olarak dünyada ve Türkiye’de felsefe, bilimsel diyalektik ve tarihsel  materyalist felsefeye ulaşamamış, henüz ya dinsel felsefe ya da dilin anlam ve mantık çözümlemesi, bilimi engelleyen bilimcilik, felsefeyi engelleyen felsefecilik olan pozitivist felsefe düzeyinde ve evresindedir.


Nilüfer Tekin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder